Davacı-alacaklının dilerse BK. mad. 18e göre, dilerse İİK. mad. 277 vd. göre «muvazaa sebebiyle» iptâl davası açabileceği- HMK. mad. 33 'e göre, bir davada ileri sürülen maddi olgu ve bulgulara göre yasa maddelerini bulmak ve davanın hukukî nitelendirmesini yapmanın, hakimin doğrudan görevi olduğu–
Takip konusu alacağının borçlu ile ticari ilişkiden doğan ve cari hesap şeklinde devam eden ticari ilişkiden doğduğu, dolayısıyla borcun doğumunun iptali istenen tasarruftan önce doğduğunun kabulü gerektiği- Borçlu hakkındaki icra takiplerinin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, davanın süresinde açıldığı, haciz tutanaklarının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu dolayısıyla dava önkoşullarının gerçekleştiği- Dava konusu taşınmaz üzerindeki fabrika binası ve tüm teferruatları ile birlikte borçlu tarafından borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek durumda olan davalıya bu tasarrufun davacının dava konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 280/1,3 gereğince iptale tabi olduğu- Diğer tasarrufun ise borçlu ile davalı 4. kişi şirketin aynı sektörde ve aynı bölgede faaliyette bulunduğu,.diğer dava dosyalarından (aynı taşınmazla ilgili başka alacaklılar tarafından davalı borçlu ve ... aleyhine açılan tasarrufun iptali davaları) konulan ihtiyati haciz kararları nedeniyle borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle İİK. mad. 280/1 gereğince davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Tasarrufun iptali davasında davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinden birine dayanılmış olsa dahi, mahkemenin bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği-
Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir...
Borçlu yararına kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, alacaklının takibinde haksız olması yeterli olmayıp kötüniyetli olduğunun da ispatı gerektiğinden, tüzel kişi olan kooperatifin yöneticilerinin zaman içinde değişmesi sebebiyle, takibe geçen kooperatif yönetiminin senedin tanzim tarihindeki yönetimden farklı olması halinde, haksız olma halinin bilindiğinin veya bilinmesi gerektiğinin ispatı gerektiği-
İİK 278/1 ve II. fıkralarında mutat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacak­lardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamaların ve ivazsız tasarrufların batıl olduğu belirtildikten sonra bu müddetin haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemeyeceği öngörül­müş olduğu gözetilmeden ve davalılar arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığın da ispat edilemediği nazara alınıp davanın reddine karar veril­mesi gerektiği-
6183 s. AATUHK'nun 24 vd. maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davada davalıların ikametgah yeri olan mahkemenin yetkili olduğu; bu tür davalarda aciz belgesi sunulma zorunluluğu bulunmadığı; davalının eniştesi olan borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufların 6183 s. AATUHK'nun 30. maddesi gereğince iptale tabi olduğu ve davacı idare yararın maktu vekalet ücretine takdir edilmesi gerekeceği-
Çeklerde vade olmamakla birlikte ticari hayattaki uygulamada çeklerin de bono gibi vadeli kullanıldığının ve bu sebeple takip konusu borcun gerçek doğum tarihinin tespitinin 'tasarrufun iptali davalarında iptali istenen tasarrufun takip konusu alacaktan sonra yapılmış olması' ön koşulu karşısında önem arz ettiği- Davacının ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi raporundan "davacının davalı borçluya 14 adet fatura karşılığı mal sattığı ve o yıl içinde tahsilatının olmayıp alacağın sonraki yılların açılış kayıtlarında gözüktüğü, sonradan alışverişler ve tahsilatın olmadığı, davacı ile davalı borçlu arasındaki ticari ilişkinin  başladığı yıl davacının davalıya  7 adet fatura karşılığı mal sattığı ve o yılın sonu itibarıyla davacının davalıdan alacaklı göründüğü, satış tarihleri ve davacının ticari defterlerinde tespit edilen ilişkinin icra takibine konu çeklerden öncesini kapsadığı" belirtilmiş olduğundan ve davacı tarafından sunulan faturalara borçlunun bir itirazı da bulunmadığından, borcun doğum tarihinin davacı tarafından sunulan faturalar ve bilirkişi raporuna göre tasarruftan önce olması nedeniyle tasarrufun iptali istemli davanın esasına girilmesi gerektiği-
Dava dosyası kapsamından, borçlu aleyhine yapılan takiplerin hepsinde, davalı borçlunun mal beyanı dilekçelerine göre, "hiçbir malı bulunmadığı" anlaşıldığı, 27.10.2004 ve 2.12.2004 tarihli hacizlerde çilingir temin edilemediğinden fiili haciz uygulaması yapılmamış ise de, 11.3.2005 tarihli haciz zaptında "haciz uygulaması yapılacak borçlu adresinin boşaltıldığı"nın belirlendiği, haciz zaptında da "borçlunun adresini terk ettiği ve harabe bir yer olduğu" yazılı olduğu nazara alındığında davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabul edilerek, davanın diğer şartları araştırılıp sonucuna göre hüküm kurmak gerekirken yazılı gerekçelerle "bir kısımtaşınmazlar yönünden davanın reddine" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.