İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı- İlke olarak taraflar arasında bir anlaşmazlığı hükme bağlayan ilamlara karşı tasarrufun iptali davası açılamaz ise de, boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı mahkemece yapılmış olduğundan alacaklısından mal kaçırma amacında olan borçlu bu yolla amacına uygun olarak bir mahkeme kararı elde edebileceğinden, tasarrufun tarafları karı koca olduğundan, boşanma protokolü ile borçlu koca tarafından karısına anlaşmalı boşanma sonucu düzenlenen boşanma protokolü gereğince boşanan eşe devredilen taşınmazlar hakkında iptal davası açılabileceği- 
Borçlu şirketin iflasına karar verildiği anlaşıldığından, bu kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, kesinleşmemiş ise kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması gerektiği- İflas kararının kesinleşmiş olması halinde davacının eldeki davayı takip edebilmesi için İflas İdaresinden İİK. mad. 245 gereğince yetki alması gerektiği, aksi halde davanın İflas İdaresi temsilcisi huzuruyla görülmesi ve verilecek kararın İflas İdaresi lehine veya aleyhine kurulması gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında mahkemece, uzman bir bilirkişiden davalı borçlu adına kayıtlı taşınmazların kıymet takdirlerinin yaptırılıp kıymet takdirlerinin belirlenerek, öncelikle dava şartı olan borçlunun aciz durumunun belirlenmesi gerektiği-
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekeceği; icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edileceği aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, miras bırakanın malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekeceği -
Somut olayda takip konusu alacağa ilişkin 10.11.2015 tarihli satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı için geçerli kabul edilemeyeceği- Bu durumda adi şekilde yapılmış ve geçersiz olan 10.11.2015 tarihli taşınmaz satım sözleşmesine bağlı olarak kararlaştırılan cezai şarta ait hükümler de geçersiz olduğundan cezai şarta ilişkin takip konusu alacağın da gerçek bir alacak olduğundan bahsedilemeyeceği- Bu durumda eldeki davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 277 vd. gereğince açılan tasarrufun iptali davasının, batıl tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılması gerekeceği (İİK. mad. 284), anılan süre hakdüşürücü süre olduğundan mahkemece davanın süresinde açılıp açılmadığının re'sen araştırılması gerekeceği- "Dava koşulu" yokluğu nedeniyle davanın reddi halinde davalılar yararın maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekeceği-
İİK 5. maddesine göre sorumluluğun doğması için aciz vesikasının ibraz edilmesine gerek yoksa da, alacağın tahsil edilmesi için başka taşınmaz bulunup bulunmadığı araştırılmalı, zarar doğmuş ise zarar miktarı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Kesin aciz belgesinin dosyaya ibraz edildiği anlaşılmakla hasıl olan yeni duruma göre karar verilmesi için hükmün bozulması üzerine, mahkemece bozmaya uyularak, "davanın kısmen kabulü ile dava dışı kişi tarafından; kooperatif alacağını, temlikname ile davalılara yapılan temlike ilişkin tasarrufun davacı tarafından açılan ve halihazırda devam eden icra dosyasındaki mevcut borç ve ferilerine yetecek kadar kısmının iptaline" karar verilmesinin isabetli olduğu-
Borçlunun adresinde yapılan haciz işleminde, borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığının tespit edildiği, icra dosyasında yapılan diğer araştırmalarda borçlunun borcuna yetecek kadar başka malvarlığının da bulunmadığının anlaşıldığı, bu durumda, haciz tutanağının geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu kabul edilerek işin esasına girilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
6183 sayılı yasadan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarının amacı amme borçlusunun bu Kanunun 27, 28, 29 ve 30.maddelerinde yazılı tasarruf ve muamelelerinin iptali ile alacaklının alacağının tahsilini sağlamak olduğu- 6183 sayılı Yasadan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında Hazine için aciz vesikası ibraz etme zorunluluğu bulunmamakla birlikte, mevcut malların borca yetersizliğinin anlaşılması gerektiği- Dava konusu borç yargılama sırasında ödenmiş olup tasarrufun yapılış tarihine kadar doğmuş vergi alacağının bilirkişi marifetiyle belirlenip, davacının tasarruf tarihine kadar olan vergi alacağı tespit edildikten sonra davalı borçlu mirasçılara ait olan taşınmazların değerinin davacının alacağını karşılayıp karşılamayacağı konusunda bilirkişi raporu alınarak; sonucuna göre; tarafların haklılık durumları değerlendirilip, yargılama giderinin haksız olan tarafa yükletilmesi gerektiği-  6183 sayılı Yasadan kaynaklanan davalarda hükmedilecek avukatlık ücreti maktu ücreti vekalet olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.