Mahkemece yapılan yargılama sonunda, tarafların baba-oğul olup, aralarındaki hukuki işlem nedeni ile senet düzenlendiği için HUMK’nun 293/1.maddesindeki öngörülen manevi imkansızlık ortadan kalktığından senede karşı senetle ispat zorunluluğunun geçerli olduğu, senetteki imzanın da davacıya ait olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davacının iddiasını yazılı delille ispat edemediği gibi yemin deliline de dayanmadığı, davalının bonoya dayalı takip nedeni ile %3 komisyon istemesinin yasal dayanağı bulunmadığı nedeni ile mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalı yararına tazminata karar verilebileceği-
Davadan önce davacı aleyhine icra takibi başlatıldığı ve davacının borçlu olup olmadığı hususu yargılamayı gerektirip gerektirmediği ve yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olup olmadığı-
Menfi tespit ve istirdat davalarının genel hükümlere tabi olduğu ve göreve ilişkin özel bir hükmün öngörülmediği-
Davacının takibe konu borcun asıl alacak ve ferileri ile birlikte tamamen ödendiğine ilişkin savunması ve alacağın temlikine ilişkin sunduğu belgenin menfi tespit davasında değerlendirilmesi gerektiği-
Mahkemece, tesis edilen tedbir kararı İ.İ.K.nun 72. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir olmayıp, genel hükümler doğrultusunda verilmiş bir tedbir kararı olması sebebiyle davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmemesi gerekeceği-
Davanın 2 adet bonodan dolayı menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davaya konu senetlerin taraflar arasında imzalanan ve 15/05/2012-31/12/2012 tarihleri arasında geçerli olacağı kabul edilen sözleşme kapsamında verildiğinin tarafların kabulünde olduğu, davalının savunmasında sözleşme konusu malların davacıya teslim için gönderildiğini ancak davacının teslim almadığını, teslimin gerçekleşmediğini bildirdiği, somut olayda ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, davalının teslimin alıcının kusurundan dolayı gerçekleşmediğini alıcının temerrüde düştüğünü yazılı belge ile kanıtlaması gerekeceği, mahkemece davalının bu yöndeki delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Bonoların taraf defterlerinde kayıtlı olmaması, bu bonolara dayanılarak alacak talebinde bulunulmasına engel teşkil etmeyeceği-
Çek keşide tarihinde şirketin kaşesindeki isim ile sicil kayıtlarındaki isim uyuşmuyorsa davanın husumet yönünden reddedileceği-
Menfi tespit davası, icra takibinden önce açıldığından 'takibin yapıldığı yer icra mahkemesi' nin değil, genel yetki kuralına göre davanın 'davalının ikametgahı mahkemesi' nde açılması gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.