Menfi tespit davası- El birliği ile mülkiyet halinde mirasçıların tümü ya da mahkemece tayin edilecek mümessil vasıtası ile terekenin temsil edilmesi gerektiği-
Dava konusu borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı olduğu limited şirketin vergi borcu olduğu anlaşıldığından; 6183 sayılı Kanu' nun değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olduklarından bu Kanun gereğince takibe tabi tutulacakları - açıklanan kanun hükümleri gereğince, murisin ortağı olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan sermaye hissesi oranında şahsi sorumluğunun söz konusu olduğu; bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle murisin “ortağı” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, değil ise murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekeceği -
1581 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu'nun 19/B-a maddesi uyarınca bu kooperatiflerin, davacı oldukları davalarda harçtan muaf olduğu uyuşmazlıkta ise, Tarım Kredi Kooperatifi davalı konumunda olduğundan harç alınması gerektiği-
Menfi tespit davasında, davacı dava dilekçesinde “her türlü yasal deliller” demek suretiyle yemin deliline de dayanmış olduğundan mahkemece, davacı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması gerekeceği-
Takip dayanağı çekin muhatap bankaya usulünce ibraz edilmemesi nedeniyle kambiyo senedi vasfını taşımadığı, adi havale hükmünde olduğu anlaşıldığından, icra mahkemesince İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki protokolde davacı tarafından davalıya devredilecek taşınmazın değerinin 2.750.000,00 TL gösterildiği ve taşınmazın tapuda devredildiği, davalı artık bu bedelde kendisinin kandırıldığını kanıtlamak durumunda olup, dosya içeriği ile bu hususun kanıtlanamadığı-
Davalının alacaklı olduğu miktar yazılı olduğu halde hükmün sonuç kısmında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın bu şekilde yazımı ile, gerekçe kısmında borç miktarının bulunduğu tespit edildiği belirtilmiş iken hükmün sonuç kısmında borç olmadığının tespiti yazılarak çelişki yaratıldığı-
Taraflar arasında gayrimenkulün aynıyla ilgili bir ihtilafın bulunmadığı ve dava sözleşmenin iptalinden kaynaklı alacak davası niteliğinde olduğundan ilamın icra takibine konulabilmesi için kesinleşmesi gerekli olan ilamlardan olmadığı-
Senetler altındaki imzanın davacı şirket temsilcisine ait olmaması sebebiyle, senetlerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı alacaklı takibi kötüniyetli yaptığından davacı yararına ayrıca %40 tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.