İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için, mahkemenin ‘alacağın varlığı hakkında kanaat edilmiş olması’nın yeterli olduğu, bu konuda kesin ispat aranmayacağı, ancak ‘hangi delillere dayanılarak, ne sebeple ihtiyati haciz kararı verildiği’nin, kararının gerekçesinde açıklanmış olması gerekeceği–
Davacı ile davalı Finansal Kiralama Şirketi arasında iki adet Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalandığı ve toplam kira bedelinin finansal kiracı tarafından 27 ayda ödenmesinin kararlaştırıldığı ancak ödemede gecikme nedeniyle finansal kiralama şirketinin hesabı kat ederek ihtarname keşide ettiği ve verilen 60 günlük ödeme süresi sonunda temerrüdün oluştuğu ve davalı finansal kiralama şirketi borçlu tarafından edim yerine getirilmediği için elinde bulunan kambiyo senetlerini ve teminat olarak almış olduğu ipoteği icra takibine tahsil amacı ile koymuş olduğu, kambiyo senetlerinin borçlusu dava dışı kişiler olduğu ve davalının, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kambiyo senetlerine ve ipoteğe müracaat etmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı- Davalı finansal kiralama şirketinin takip tarihi itibariyle sözleşmeden doğan alacağın konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla belirlenip hükme esas alınan bilirkişi raporuna yapılan itiraz da gözetilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olarak 6183 sayılı Kanunun 55. maddesine dayalı açılacak dava “menfi tespit” niteliğinde olup, “böyle bir borcu olmadığı” veya “kısmen ödendiği” veya “zamanaşımına uğradığı” iddiaları dışında başka bir itiraz nedeninin ileri sürülemeyeceği - Tahsil edilmesi istenen alacak, kamu alacağı niteliğinde imtiyazlı olup sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsili sağlanmak istenmekte olup 6183 sayılı Kanunda, İcra ve İflas Kanununun 72. maddesine koşut bir hükme yer verilmemiş bulunması karşısında, Yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit, istirdat davası açamayacağı-
Zabıtada verdiği beyanında "alacaklı olmadığını" belirten davalının mahkemece "alacağının bulunmadığına" karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu çekin ön yüzünde davacının el yazısı ile yazıldığı kendi kabulünde olan isim ve ''avalimdir'' ifadeleri ve ayrıca davacının TC kimlik numarası yazılı olduğundan; davalının keşideci şirket ile birlikte davacı aleyhine de takibe girişmesi haksız ise de kötüniyetli sayılamayacağından kötüniyet tazminatına hükmedilmemesi gerekeceği-
Menfi tespit istemi-
“Davaya konu çeklerin, davalıya avans olarak verildiği”nin yazılı belge ile kanıtlanmasının gerekeceği-
Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit davasında, birleştirilen davalar bağımsızlıklarını koruduklarından asıl dava ve birleştirilen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-Menfi tespite hükmedilen miktarın hükümde gösterilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda (davanın reddine) denildiği halde, gerekçeli kararda (davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, davacının 01/08/2006 keşide tarihli senedin 5.000 TL.'sinden borçlu olmadığının tesbitine, geriye kalan 17.070 TL.' sinden dolayı borçlu olduğunun tespitine) denilmiş ve böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olduğu-
İcra takibine konulan bonodaki imzanın sahte atıldığı iddiasına dayalı menfi tespit davasında ispat külfetinin davalı alacaklı tarafta olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.