Davalı tarafından açılan menfi tesbit davasına ilişkin mahkeme kararının kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılarak, borcun varlığının tesbiti halinde davacı alacaklıya borçlu hakkında alınmış aciz belgesi veya İİK'nun 105. madde kapsamında bir haciz tutunağının sunulması için süre verilmesine, aksi halde yani davacının alacağının olmadığının anlaşılması halinde, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki eser sözleşmesine ilişkin 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre zamanaşımı süresinin hesaplanamayacağı- Davacı işin ayıplı ve eksik ifa edilmesi nedeniyle eser sözleşmesi nedeniyle verdiği bonolara ilişkin menfi tespit davası açmış olup birleştirilerek görülen davada yüklenici davalı yönünden borçlu olunmadığının tespitine karar verilmiş ancak eser sözleşmesi nedeniyle verilen bonoların ciro yoluyla hamili olan 3. kişi hakkında iyiniyetli üçüncü kişi olması nedeniyle davanın reddedilmiş olduğu- Davacının davaya konu ettiği bonolar nedeniyle üçüncü kişiye ödemeler yaptığı, kararın kesinleşme tarihi 03.11.2008 olup bu dosyadaki her işlemle zamanaşımının kesilmiş olduğu ve 03.11.2008 tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi dolmamış olduğundan, ayrıca davacı rücuan alacak talebinde bulunmuş olup son ödeme tarihinden itiberen 5 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiğinden açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
İtirazın iptali birleşen menfi tespit davası-
Dava kira sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davası 26.2.2013 tarihinde açılmış olup dava tarihinde yürürlükte olan H.M.K. 4/1-a maddesi gereğince değerine bakılmaksızın görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Alınan faturaya süresi içinde -TTK. mad. 23 (şimdi; Yeni TTK. mad. 21) gereğince- itiraz etmeyen tarafın, fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı–
Davanın, kiralayan tarafından kiracı aleyhine açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu- Taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı ve sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Menfi tespit davasında, davacı tarafından çek ile ödemeye dair sunulan diğer makbuzlarda davalı yetkililerinin imzası bulunmadığı gibi, ciroların şirkete değil, şirket ortaklarına yapıldığı anlaşıldığından, bu ödemenin şirket borcuna mahsup edilemeyeceği-
İİK’nun 72/4 maddesine göre; “Dava, alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde %40’tan aşağı tayin edilemez.” . Davalı alacaklı yararına anılan yasa hükmünde belirtilen tazminat koşulları oluştuğu halde, mahkemece tazminata hükmedilmemiş olmasının bozmayı gerektireceği-
Ticaret odasına kayıtlı olup bu odaya aidat ödeyen davacı ile davalı esnaf odası arasındaki olumsuz tespit davasına idari yargı yerinde değil adli yargı yerinde bakılacağı–
Delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı yerine getirilmeksizin davalı yanca ilk duruşmada davanın kabul edilmiş olması üzerine yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. Maddesi uyarınca tarife hükümleriyle belirlenen ücretin yarısına karar verilmesi gerekirken mahkemece davalı tarafın vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulmasının isabetli olmayacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.