Kuruma borçlu olmadığının tespitiyle, takibin iptaline-
Davanın, su tüketim bedeli miktarınca borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu- Mahkemece, hem delil tespit raporu hem de yargılama sırasında alınan her iki bilirkişi raporunu göz önünde bulundurulmuş ve son tarihli rapor hükme esas almış ise de karar, "yargılamada alınan iki bilirkişi raporunun birbiriyle çeliştiği, çelişki giderilmeden hüküm kurulamayacağı" gerekçesiyle bozulmuş; Özel Daire ve Mahkeme arasındaki uyuşmazlığın da bu yönde bir eksik incelemenin varlığından söz edilip edilemeyeceği hususundan doğduğu- Mahkemenin hükme esas aldığı son tarihli rapor objektif kriterlere dayandığı gibi, somut olayın özellikleri dikkate alınarak hayatın olağan akışı çerçevesinde yapılan değerlendirme sonunda tespit raporuyla benzer sonuca ulaşıldığı anlaşıldığından yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmadığı-
Başka bir icra mahkemesinin, tarafları ve konusu aynı olan dosyada (istihkak davasında) verdiği kararın, bu dosya bakımından da “güçlü delil” niteliğinde olacağı-
Menfi tespit istemi-
Mahkemece sadece “davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine” karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, 3.kişilerin haklarını ihlal edecek şekilde karar verilemeyeceği-
Üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren açılması öngörülen menfi tesbit davasının (İİK. mad. 89/3) borcun bulunmadığı iddiasına, ödemeden sonra açılması öngörülen istirdat davasının (İİK. mad. 89/5) ise haksız/nedensiz ödenmiş bulunan paranın geri alınması amacına yönelik olduğu- Davalı alacaklı tarafından dava dışı borçlunun borcu için, icra dairesi kanalıyla davacı kuruma İİK’nın 89 uncu maddesi çerçevesinde birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerini göndertmiş ve davacı yan bu ihbarnamelerden ilk ikisine dava dışı borçlunun, kendilerinde hak ve alacağı bulunduğu yönünde cevap vermiş; ancak daha sonra cevaplarda bir hata bulunduğu iddiasıyla haciz ihbarnamelerinin iptali için şikayet başvurusunda bulunmuş ve icra mahkemesince bu talebin reddedilmesi üzerine davacı yanca borç toplamı icra dosyasına yatırılmış, ödemeyi izleyen bir ay on dört günlük süre içinde de eldeki dava açılmış olduğundan, davacının talebinin İİK. mad. 89/3'e dayalı "menfi tesbit" değil, İİK. mad. 89/5'e dayanan "istirdat" istemine ilişkin olduğunun kabulül ile ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde açılan bu davanın esasa girilerek incelenmesi gerekeceği-
Borçlu, haciz ihbarnamesi gönderilen şirketin ortağı olduğundan, borçlu yönünden şikayetçi şirketin üçüncü kişi sayılmayacağı ve İİK. mad. 89 uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesinin sonuç doğurmayacağı- Borçlunun anonim şirketteki çıplak paylarının haczinin ancak İİK. mad. 94. maddesi uyarınca yapılacak haciz işlemi ile mümkün olduğu-
Menfi tespit davası açılmasının, İİK. mad. 257/1 uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesine engel olmadığı; İİK. mad. 257/2'de yer alan koşulların muaccel değil, müeccel (doğacak) alacaklar için aranması gerektiği- Borçluların talep dışı şahsın alacaklı Bankadan çekmiş olduğu kredinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili oldukları gözönünde bulundurularak, talep hakkında TBK. mad. 586 koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekirken mahkemece "ihtiyati haciz talebinin reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Senede karşı her türlü iddianın, HMK'nun 200. maddesi gereğince senetle ispatı gerekeceği-
Kambiyo vasfına haiz olmadığından bahisle açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin talebin HMK'nun 394. maddesi uyarınca; taraflar duruşmaya çağrılıp, itiraz edilen tedbir kararına karşı gerekli incelemenin yapılması gerektiği, düzenlemenin emredici nitelikte olduğu anlaşılmakla; istinaf talebinin bu açıdan kabulünün gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.