Emekli maaşının haczedilmesi ve bir süre bu durumun devam etmesi halinde, hacizle tahsil edilmiş olan miktarların geri alınamayacağı; icra işlemine yapılan şikayet tarihinden sonraki miktarların geri alınabileceği-
5510 sayılı Kanunun 93. maddesi gereğince borçlunun SSK’dan aldığı emekli maaşının tamamının -nafaka borçları dışında- haczedilemeyeceği-
Akbank Tekaüd Sandığından alınan emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasının şikayet konusu yapılabileceği- Her ne kadar borçlu dosya borcunun ödenerek sona erdiğini ileri sürmüş ise de, dosya kapsamından bu husus sabit olmadığı gibi şikayet konusu haciz de kaldırılmadığından, mahkemece öncelikle gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle borcun ödenip ödenmediğinin tespit edilmesi, dosya infaz edilmiş ise konusu kalmayan şikayet hakkında bir karar verilmesi aksi halde şikayetin esasının incelenmesi gerektiği-
5570 sayılı Yasa'ya göre haczi yasak olan emekli maaşı üzerine haciz konulmasına borçlu tarafından muvafakat edildikten sonra, icra müdürlüğünce uygulanan haciz işleminde yasaya aykırılık bulunmadığı-
Mahkemenin, "yurt dışından alınan emekli maaşlarının haczinin İİK'nun 83. maddesi kapsamında gerçekleştirilmesi" gerektiği yönündeki gerekçesi yerinde ise de, "haczedilecek miktarın icra müdürlüğünce belirlenmesi" yönündeki gerekçesinin isabetli olmadığı, çünkü şikayet, icra müdürlüğünce yapılan haciz işlemine yönelik olup, sorunun çözümünün yine icra müdürlüğüne bırakılamayacağı-
Davacının İİK 82/4 maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için asıl uğraşısının çiftçilik olması, geçimini çiftçilikle temin etmesi gerektiği-
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 93/1 maddesi uyarınca; sigortalılar ve hak sahiplerine bağlanan gelir, aylık ve ödeneklerin nafaka borçları dışında haczedilemeyeceklerinden, borçlunun “SSK emekli maaşı üzerine konulan haczin kaldırılması” na yönelik şikayetinin kabulü gerekeceği-
Dosyada gider avansının olmamasının tek başına tebligat yapmama gerekçesi olamayacağı, kaldı ki, gider avansını tamamlatmak üzere de usulüne uygun bir tebligatın yapılmadığı, o halde, mahkemece gerekirse suç üstü ödeneğinden ileride haksız çıkacak taraftan tahsil edilmek kaydıyla, davacıya usulüne uygun yeni duruşma günü tebliğ edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacının savunma hakları kısıtlanacak biçimde, usulüne uygun tebligat yapılmadan dosya işlemden kaldırılıp, üç ay sonrasında da davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece; İİK.'nun 82. maddesinde belirtilen ilkeler ışığında gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra, borçlunun ve ailesinin geçimini sağlaması için yeterli arazi miktarı ile arazi üzerinde yetiştirilebilen ürün de dikkate alınarak, borçlunun, İİK.'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 4.ve 7. bentleri kapsamında faaliyetlerini sürdürebilmesi için traktöre ihtiyacı olup olmadığı, ihtiyacı varsa şikayete konu traktörün kıymeti ve borçlunun haline münasip traktörü alabilmesi için gerekli bedel bilirkişilere tespit ettirildikten sonra, traktörün kıymeti, borçlunun haline münasip traktörün bedelinden fazla ise satılmasına, satış bedelinden İİK.'nun 82. maddesinde nitelikleri belirlenen traktörü alabilmesi için gerekli olan paranın borçluya bırakılmasına, kalanın hak sahiplerine ödenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Miras bırakan tarafından bakıcısı olan davalıya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile yapılan dava konusu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun davacı tarafça ispat edilip edilemediği- Miras bırakanın asıl irade ve amacının tespit edilmesi için kural olarak, miras bırakanın elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamalekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerektiği- Davalının iki buçuk yıl gibi bir süreyle davacıların babası olan miras bırakana baktığı, kendi ailesiyle birlikte miras bırakanın evinde yaşadıkları, devredilen taşınmazlar ile hak ve alacakların murisin tüm malvarlığını oluşturduğu, davacılar ile muris arasında husumet bulunduğu, muris yurt dışından ve yurt içinden maaşı aldığından gelirinin bakımını sağlamaya yetecek miktarda olduğu, tüm malvarlığını devretmesinin makul sınırlar içerisinde değerlendirilemeyeceği, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olduğu, ancak murisin hesaplarındaki paranın davalı tarafından çekildiği veya muris tarafından çekilerek davalıya verildiğinin ispatlanamadığı- "Miras bırakanın dava konusu taşınmazları dışında başka taşınmazlarının da bulunduğu, davalının ölünceye kadar bakma akdi karşılığında taşınmazı devraldığı, miras bırakan tarafından kendisine bakılmadığına yönelik bir iddiada bulunulmadığı, murisin ekonomik durumunun iyi olmasının ölünceye kadar bakma akdi yapılmasına engel oluşturmayacağı, devredilen taşınmazın değeri dikkate alındığında temlikin makul sınırlar içinde kaldığı, miras bırakanın gerçek iradesinin kendisine baktırmak olduğu, mal kaçırma ve muvazaa iddiasının ispatlanamadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.