Borçlu hakkında hapis hakkının kullanılması suretiyle doğrudan taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, takibin kesinleşmediği görüldüğünden, "kesinleşme öncesi ihtiyati haciz kararı alınmadan seferden men kararı verilemeyeceği" gerekçesiyle men kararının iptali istemiyle yapılan şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava şartlarının, davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar aynen bulunması temel bir kural olduğu, hâkimin davanın başında dava şartlarının mevcut bulunup bulunmadığını kendiliğinden (re'sen) araştırmak zorunda olduğu, bir dava şartının bulunmadığını tesbit etmesi halinde işin esasına girmeden davayı usul yönünden red etmesi gerektiği, ancak bu yön ihmal edilmiş ve işin esasına girilmiş olması halinde, dava görülmekte iken başlangıçta noksan bulunan dava şartı da gerçekleşmiş ise artık davanın, usulden red edilmeyip esastan tetkikle çözüme ulaştırılması gerektiği-
Davacı vekili her ne kadar TBK. 'nın 76. maddesi uyarınca talep ettikleri geçici ödeme yapılması talebinin bir ihtiyati tedbir talebi olduğunu iddia etmiş ise de, bu talebin bir ihtiyati tedbir talebi olmadığı, HMK 341/1 maddesi dikkate alındığında TBK. 76. maddesi uyarınca davacı vekilinin ilk derece mahkemesinden talep etmiş olduğu geçici ödeme yapılması talebine ilişkin ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu red ara kararının istinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı-
Bir bonoda herhangi bir sebeple geçerli olmayan imzalar bulunması diğer geçerli imzalardan doğan borç sorumluluğunu etkilemeyeceği-
İhtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verilebilmesine, tasarrufun iptali davalarında ise taşınmazın uyuşmazlık konusu olmayıp, davanın alacağa yönelik olmasına, ayrıca İİK.'nun 281/II. madde hükümlerinde ihtiyati haciz yolunun açık bulunmasına göre, mahkemece verilen 'tedbir talebinin reddine' ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda şirket aktiflerinin rayiç değerlerine göre borca batıklık miktarı belirlenmesi gerekirken kaydi değerlere göre belirlendiği gibi, şirketin ortaklarına borçlarının pasifte gösterilmesi ve borca batıklıkta dikkate alınmasının doğru olmadığı- Bu durumda mahkemece önce, şirket varlıklarının rayiç değerlerinin ve bu kapsamda borca batıklığın tespiti, bu şartın yerine geldiğinin anlaşılması halinde de iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak, bilimsel şekilde değerlendirilmesi gerektiğinden, alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda şirketin mali durumunu ve iyileştirme projesini açık ve somut dayanaklarla değerlendiren; açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin, borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibini durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve bu ihtiyati tedbir kararının uygulanmış- infaz edilmiş olması gerektiği-
Alacaklı tarafından takip dosyasının tedbirin kalktığı tarihten sonra haciz talep edildiği, bu talepten sonra ilk talep tarihi dikkate alındığında, takip dayanağı belgelerin kambiyo vasfında çek olup ibraz süresinin dolduğu tarih itibariyle uygulanması gereken 6762 s. TTK. mad. 726 uyarınca, 6 aylık zaman aşımı süresine tabi olup altı aylık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından, mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazının kabulü ile İİK. mad. 71. ve 33/a. uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği-
9. HD. 03.07.2018 T. E: 2015/20841, K: 14497-
İflasın ertelenmesinin iki temel koşulunun davacının borca batık olması, sunacağı ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde borca batıklıktan çıkabileceğine dair öngörü olduğu- Davacı yan davanın açıldığı tarih itibariyle kâr beklediği yıl için, alınan kayyım raporunda zararın olduğu; sonraki yılda ise kâr raporlandığı, ancak bu dönemde ticari borçların % 11 oranında azalırken, diğer borçların % 85 oranında arttığı bildirilmiş olduğundan, mahkemece borçların azalmasının faaliyet sonucu elde edilen kâra dayalı ödemelere mi yoksa feragat, yapılandırma vs. gibi ödeme dışı nedenlere mi dayalı olduğunun araştırılması; kârlılığın mevcut ve beklenen seyri ile borca batıklığın sona erip eremeyeceği konusunda rapor alınması ve varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.