İhtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, mahkemece icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmesinin ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmeyeceği-
Her biri 15.000,00 TL olan 10 adet çek için açılan menfi tespit davasında, daha sonra bu çekleri ödediği ileri sürülerek 03.01.2017 tarihinde davanın tamamen ıslah edilerek menfi tespit davası alacak davasına dönüştürülmüş olup; istinaf mahkemesince davanın ıslah edildiği gözden kaçırılarak 2 çek için menfi tespit kararı verilmesinin doğru olmadığı; ıslah vakıasının gözden kaçırıldığı ve tedbir kararı verilen iki çekin ödenip ödenmediğinin incelenmediği, davaya konu iki adet çekin keşidecisi tarafından ıslah tarihinden önce çek hamiline ödenip ödenmediğinin net olarak araştırılması, ödenmişse davacının alacağının yeniden hesaplanması, ödenmemişse yapılan hesaplama doğru olduğundan alacak talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Çekte ciranta konumunda olan takip alacaklısının, açılmış olan menfi tespit davasının tarafı olmadığından alınan ihtiyati tedbir kararının kendisi hakkında hüküm ifade etmeyeceği-
İflasın ertelenmesi davası kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararı ile; bu tedbir kararından sonra borçlu aleyhine herhangi bir takip yapılamayacağı öngörülmüş olmasına rağmen, tedbir kararından sonra alacaklı tarafça başlatılan icra takibi yapılamayacağından, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davasında, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerine konu işin üst düzey teknolojiyi gerektirmesi, sözleşme kapsamında taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmelerinin de bulunduğu, salt kullanma ve tüketme amacına yönelik mutfak, dolap yaptırmak, araç tamiri yapmak gibi dar kapsamlı eser sözleşmelerini tüketici işlemleri olduğu, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin ise bu kapsamda olmadığından Bu durumda, eldeki davada uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun'a göre Tüketici Mahkemelerinde değil, genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği-
Tarafların aralarında yaptıkları bir anlaşma bulunmadıkça, boşanma kararıyla birlikte ve boşanma kararından sonra da devam edecek şekilde müşterek konutun bir bölümünün veya tamamının eşlerden birine tahsisine karar verilemeyeceği-
Taraflar arasındaki sözleşme ile BK’nın 126/1. ve aynı maddenin 4. fıkrası nazara alındığında, davacı alacağının 5 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu-
İİK’nun 72/4 maddesi uyarınca dava alacaklı lehine sonuçlandığından verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve davalı alacaklının alacağını geç almış bulunmasından doğan zararının tazminine karar verilmesinin gerekeceği, bu yönler gözden kaçırılarak tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesinin ve davalı alacaklı yararına tazminata hükmedilmemesinin doğru görülmeyeceği-
İhtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin olan talep de, İİK'nın 265/son maddesi gereğince, mahkemece itiraz üzerine iki taraf davet edilip gelenler dinlendikten sonra itiraz haklı görülürse hakimin kararını değiştirip veya kaldırılabileceği, Anayasa'nın 36, 1086 sayılı HUMK'nın 73 ve 6100 sayılı HMK'nın 27. maddelerinde taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden yani hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde karar verilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.