Şikayetçi borçlu tarafından ileri sürülen fesih sebepleri tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören HMK. mad.138 hükmünün, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı- Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de, davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olmasının gerekli olduğu- Ön incelemenin, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının (HMK. mad.137/1) açıkça öngörülmüş olduğu- Dava dilekçesinin, davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden davanın reddine kararı verilmesinin, hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturacağı- Açıklanan düzenlemeler karşısında, dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesinden sonra öninceleme aşamasında, sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, "dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmeden, dosya üzerinden hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Asıl dava 17.05.2010, birleşen dava ise 03.06.2010 tarihinde, 1086 sayılı HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde açılmış, dilekçelerin teati aşamasından sonra tahkikat aşamasına geçilmiş olup; bu aşamada sadece HMK'nun 324. maddesi uyarınca, delil avansı istenebileceği-
Davanın, dava dışı işçilere ödenen işçilik alacaklarının rücuen tahsili istemine ilişkin olduğu, iflas masasından istenen bir alacağın, iflas alacağı mı, yoksa masa alacağı mı olduğunu belirlemenin büyük öneminin olduğu, iflasın açıldığı sırada müflise karşı ileri sürülebilecek alacakların iflas alacaklarını; iflasın tasfiyesi sırasında yapılan masraflarla, iflas idaresinin yükümlü olduğu ya da devraldığı mükellefiyetlerin de (genel bir ifade ile) masa borçlarını oluşturacağı, ancak masa borçlarının da iflas alacaklarından önce ödeneceğinin doktrin ve uygulamada kabul edildiği-
Tarafların dinlenilmesi ile isticvabının farklı şeyler olduğu- Taraf çağrıldığı oturuma gelmezse, ikrar etmiş sayılma yaptırımının uygulanabilmesi için tarafın isticvap için çağrılmış olması gerektiği- Tarafın, ancak kendi aleyhine olan vakıalar hakkında isticvap edilebileceği, tarafın kendi lehne olan vakıalar için ancak dinlenebileceği- Somut olayda, dava dilekçesinde, ücret alacağı “maaş alacağına mahsuben 100,00 TL” olarak talep edilmiştir, dava dilekçesi, ödenmeyen ücret alacağına ilişkin soyut ve genel anlatımlar içermekte olup, hangi ay ve yıla ait, ne kadar ücret alacağının ödenmediği belirtilmemiştir, bu anlamda olmak üzere, ücret alacağı bakımından dava dilekçesinde somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediği anlaşıldığından, ücret alacağı talebinin somutlaştırması için mahkemece davacı tarafa uygun bir kesin süre verilmesi ve bu suretle yargılamaya devam edilmesi gerektiği- 
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesine dayalı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle vasi atanması talebine-
Davacı kadın tanıklarından A.K.’nun dinlenmesinden açıkça vazgeçmediği ve mahkemece de bu tanığın dinlenmesi için davacıya kesin süre verilmediği halde, eksik incelemeyle davanın kabul edilip boşanma ve fer’ilerine hükmedilmesinin hukuki dinlenilme hakkını (HMK.Md.27) zedeleyen önemli bir usul hatası olduğu-
Davalı anonim şirket hakkında açıldığı beyan edilen iflas talebine ilişkin dava dosyasının celbi ile ticaret sicil memurluğundan da sorulmak suretiyle davalı anonim şirketin hükmi şahsiyetinin devam edip edilmediğinin tespiti ile eğer tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması suretiyle bu kişilere dava dilekçesi, karar ve bozma ilamı yöntemince tebliğ edilmeli ve taraf teşkilinin sağlanmasının gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.