Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 35. maddesinde yöneticinin görevleri sayılmış olup aynı yasanın 19. maddesinde de maliklerin kararı ile dava açmak için yöneticiye yetki verilmesi gerektiği belirtilmiş olup, davada böyle bir yetkinin bulunmadığı, ayrıca davayı açan yönetici de apartmanın bulunduğu taşınmazda kayıt maliki olmadığından, Apartman Yönetimi tarafından açılan davanın aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle husumet yönünden reddinin gerekeceği-
Mahkeme kararıyla tüzel kişiliği sonlandırılan dava dışı vakfa ait hisselerin ve alacağın fesih kararı uyarınca davacıya ait olduğunun tespiti, hisselerin, bu olmadığı taktirde bedellerinin davacıya devri ve devir nedeniyle davalı şirketten olan alacağın tahsili istemi-
Geçersiz limited şirket hisse devir sözleşmesiyle devredilen hisselerin miras payı oranında tescili istemi-
Yargıtay bozma ilamına uyulduğu halde taraflar arasındaki hukuki ilişkinin haksız fiil niteliğinde bulunduğu, davacının Rusya’da kurulan şirketin tek paydaşı olduğundan doğrudan kendi adına şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla müdüre karşı zarar ziyan davası açabileceği, bu nedenle tarafların hak ve yükümlülüklerinin Türk maddi hukuku hükümlerine göre belirleneceği gibi bir gerekçeyle, MÖHUK hükümleri tartışılmaksızın ve uygulanacak hukuk kesin şekilde belirlenmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğu; MÖHUK hükümleri de dikkate alınarak davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekeceği- Türk Hukukunda zarar gören ortakların da yöneticiler ve denetçiler aleyhine dava açma hakkı bulunmakta olup, ortakların dava açma hakkının da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösteriği-  Ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesinin, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğuracağı, ancak, ortağın dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabileceği- MÖHUK hükümlerinin değerlendirilmesiyle, Türk hukukunun uygulanacağının belirlenmesi halinde davacı ortağın dava konusu edilen dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabileceğinden, aktif dava ehliyetinin bulunmadığı nazara alınarak bir karar verilmesi gerekeceği- Rus Hukukunun uygulanacağının belirlenmesi halinde ise, davacının, dava konusu edilen dolaylı zararı kendi adına isteyip isteyemeyeceği ve bu anlamda aktif dava ehliyetinin olup olmadığının da böylece değerlendirilmesi gerektiği-
Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, TMK.nun 453, 462/7; TMK.nun 359, 455.maddelerindeki istisnai durumların varlığı iddia ve ispat edilmediğine göre, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve onun adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından, İİK.nun 61. maddesi kapsamında çıkarılan ödeme emrinin vasiye tebliğinin zorunlu olduğu, bu hususun, kamu düzenine ilişkin olup, her zaman ileri sürülebileceği-
Anonim şirket tarafından çıkarılmış bulunan hâmiline yazılı pay senetlerinin, gerçek hak sahiplerinden başkalarına dağıtılması halinde, hak sahiplerinin -bu konuda Ticaret Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından- MK. 981 (ve 990, 991)’e göre dava açabilecekleri-
Geçit hakkı kurulması istemi-
Davaya konu çek kambiyo vasfında olduğundan ve kooperatif yetkilileri tarafından usulüne uygun imzalanıp imzalar da inkar edilmediğinden davacı kooperatifin menfi tespit isteminin kanıtlanamadığı, mahkemece, davalı hakkında temlik nedeniyle pasif dava ehliyeti kalmadığından esasa yönelik kabul kararı verilmesinin ve temlik alan yönünden de esastan kabul kararı verilmesinin ayrıca birleşen davaların bağımsızlıklarını korumaları sebebiyle her dava için ayrı ayrı hüküm tesis edilmemesinin doğru olmadığı-
Kira ilişkisinin olması ve kiralayanın site yönetimi olması halinde de taraflar arasındaki temel ilişki kira ilişkisi olacağından görevli mahkemenin bu durumda da sulh hukuk mahkemesi olacağı-
Önleyici tedbir niteliğinde olan ödeme yasağı kararı, iptal davasının ilk aşamasını teşkil ettiği, ancak iptal davası ve ödemeden men kararı verilmesinin kıymetli evrak niteliğindeki çekler için mümkün olduğu- TTK m. 818/1-s atfı ile TTK m. 757-763 ile 764/1 gereğince ve TTK m. 661 vd. uyarınca; bir çekin iptalini çek üzerindeki hak sahibi lehtar veya senedin devri halinde yetkili hamilinin isteyebileceği- Keşidecisinin çek iptal davası açmaya hakkının olmadığı- Keşideci duruma göre menfi tespit davası veya senedin iadesi (istirdat) davası açabileceği- TTK m. 651/2 uyarınca, davacının imza inkarı ile keşideci sıfatıyla dava açtığı anlaşılmakla; işbu durumun yasaya uygun olmadığı, saptanan hukuksal durum karşısında davacının davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle "sıfat" yokluğundan reddine karar vermek gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.