Borçlunun TMK'nun 407. maddesi gereğince vesayet altına alındığı, vesayet kararından sonra kısıtlı doğrudan taraf gösterilerek icra takibine başlandığı, alacaklı tarafından kısıtlı borçlunun vasisi yerine kısıtlı hakkında takip yapılması, maddi hataya ve kabul edilebilir bir yanılgıya dayalı olup, dürüstlük kuralına da aykırı olmadığından alacaklının HMK'nun 124/3-4.maddesi uyarınca taraf değişikliği yapmak suretiyle bu yanlışlığı düzeltmesi mümkün olsa da alacaklı tarafından borçlunun kısıtlandığının takip sırasında öğrenilmesi üzerine, vasiye gönderilen icra emrinin kısıtlı borçluya gönderilen ilk icra emrinin aynısı olduğu- Böylece HMK'nun 124. maddesine uygun olarak kısıtlı borçlunun vasisinin, ek takip talebi ile takipte gösterilmesi ve icra emri tebligatının vasiye tebliğinin zorunlu olduğu-
Adi ortaklığın aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmadığından, takibin veya davanın bütün ortaklar aleyhinde açılmasının zorunlu olduğu, taraf ehliyetinin kamu düzeninden olup mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması gerekeceği-
Doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren eldeki tapu iptali-tescile yönelik dava hakkı mutlak biçimde mülkiyet hakkı sahibine ait olduğuna göre, taşınmazda mülkiyet ya da mülkiyet dışında bir hak sahibi olmayan davacı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü'nün davada taraf sıfatı (aktif dava ehliyeti) bulunmadığının kabulü gerekeceğinden, davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tapu kaydının iptali istemli davada özel daire bozma kararında "davacının her ne kadar taşınmazın zilyetliği altında bulunduğu konusunda tapu kaydına şerh verilmesini talep etmiş ise de, kadastro tutanağında ve tapu kaydının beyanlar hanesinde zilyet olduğunun yazılı bulunduğu, bu talebi yönünden dava açmakta hukuki bir yararının bulunmadığı, dava konusu taşınmazın, beyanlar hanesindeki mera tahsisine ilişkin şerhin kaldırılması talebiyle ilgili olarak, dava açma hak ve yetkisi taşınmazın maliki Hazine’ye ait olduğu gerekçesiyle davacının aktif dava ehliyeti olmadığı" görüşündeyse de HGK.'nin "orman sınırları dışına çıkartılan dava konusu taşınmazın davacının kullanımında olduğu hususunun beyanlar hanesine şerh edildiği, eldeki davada mülkiyet iddiasında bulunulmadığı, mera şerhinin davacının kullanımını engelleyeceği cihetle 6292 sayılı Kanun uyarınca kullanıcı olarak hak sahibi sayılan davacının mera şerhinin iptaline yönelik açılan davada aktif husumet ehliyetinin bulunduğu gerekçesiyle direnme kararının yerinde olduğu" görüşünde olduğu-
Dosyada mevcut veraset ilamına göre davalının dava açılmadan önce öldüğü, bu şekilde taraf ehliyetinin bulunmadığı ve aleyhine dava açılamayacağı anlaşıldığından, hakkındaki davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şikayetçi şirket adına icra mahkemesine yapılan şikayet başvurusunda, şikayet tarihi itibariyle vekalet veren temsilcinin yetkisi sona ermiş olduğundan vekilin şirket adına temsilde bulunamayacağı, bu durumda şikayetçi şirketin yetkili temsilcisine usulüne uygun olarak duruşma gün ve saati tebliğ edilip davaya icazet verip vermediği sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şirketin ihyasına ilişkin kararın TTK. m. 547 kapsamında "ek tasfiye" niteliğinde olup olmadığı, ihyasına karar verilen şirkete TTK. m 547/2 kapsamında tasfiye memurunun atanıp tescil ve ilanına karar verilmesinin gerekip gerekmediği-
Davalı ....... aleyhine açılan maddi tazminat istemli davada, mahkemece birleşen dava yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davada taraf sıfatı bulunmayan davalı ......... aleyhine de yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, iflasına karar verilen davalı borçlular yönünden iflas idaresi oluştuğuna ve İİK'nın 226. maddesine göre adi tasfiyede iflas masasının kanuni mümessili iflas idaresi olduğuna göre, iflas idaresine tebligat yapılarak, münferiden ya da müştereken temsil durumuna göre iflas idare memuru ya da memurları veya varsa vekili huzuru ile davaya kayıt kabul davası olarak bakılması; iflas idaresince, kaydına karar verilen miktar yönünden davanın konusuz kaldığının kabulü, varsa kabul edilmeyen kısım yönünden ayrıca kayıt kabul davası açılmamışsa alacağın iflas masasına karşı kayıt kabul davası olarak devam edilmesi, diğer davalılar yönünden de uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davası-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.