Davalı iş yerinde çalışması nedeniyle davacı tarafa yapılmış ve itiraza uğramayan ücret ödemelerini gözeterek hesap yaptırmak, kararın davacı tarafça temyiz edilmemiş olması nedeniyle davalı taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hakları gözeterek; özellikle bu hesap raporunda belirlenen ücret katsayısını aşmamak ve işlemiş devre sonu olarak esas alınan 31.12.2019 tarihinden sonra yürürlüğe giren asgari ücret değişikliklerini rapora yansıtmadan hesap yapılmasına dikkat etmek, sonuca göre tespit edilecek maddi tazminat alacağını dikkate alarak karar verilmesi gerektiği-
İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın %20'sinden aşağı olmamak üzere, davacıdan tazminat alınmasına hükmolunacağı-
Hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemli somut olayda, sigorta sözleşmeleri karşılıklı güven esasına dayanan ve beyana göre düzenlenen sözleşmeler olması dikkate alındığında, hayat sigortası yapılması sırasında geçirilen veya teşhis edilen bir hastalık var ise bunun bildirilmesi iyi niyetin gereği olduğu, ancak somut olayda sigortacının da (mahkemenin kabulünde olduğu üzere sigortalının dış görünüşünden larenks kanseri olduğunun anlaşılmasına göre) söz konusu poliçeyi bilerek imzalattığı hususu değerlendirilmeksizin, davalı sigortacının da söz konusu poliçenin imzalanması sırasında kusurunun bulunmasna göre ve davacıların murisinin de hastalığını bilmesine rağmen bile bile bilgilendirme formuna kanser hastalığına ilişkin yanlış bilgi vermesine göre tarafların karşılıklı kusurunun olduğu kabul edilerek talep edilen teminatta indirim yapılması gerektiği-
Davalı V. hakkında yapılan inceleme ve araştırmanın da hüküm kurmaya yeterli olmadığı- Hükmüne uyulan bozma ilamında V.' nin , Kınalıada gibi sınırlı sayıda konutun bulunduğu küçük bir yerde, taşınmaz satın alırken borçlunun içinde bulunduğu durumu ve borçlunun alacaklısından mal kaçırma niyeti ile hareket ettiğini, bilip bilemeyeceğinin açıklığa kavuşturulması gereğine işaret edilmiş olmasına rağmen bu konuda da hiçbir araştırma ve değerlendirme yapılmadığı- Davacı tanıklarından belirtilen hususlara yönelik beyanları sorulmadan, davalı V.L.'nin , Kınalıada’ da başkaca taşınmazı olup olmadığı, yakınlarının yaşayıp yaşamadığı gibi taşınmaz ve borçlu hakkında bilgi sahibi olmasına etki edecek unsurlar üzerinde durulmadan bu davalı hakkında eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetli olmadığı-
Taraflar arasında görülmekte olan itirazın iptali davasında, davacı alacaklı, şirket hesabından 180.000,00 TL çekildiğini, ödeme dekontundaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürmüş olsa da, dekonttaki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olduğunun ATK raporu ile belirlendiği, davaya konu şirket hesabının açıldıktan kısa bir süre sonra kapatıldığı, hesapta sadece 12 adet hareket olup, çekilen 180.000,00 TL'den 6 yıl boyunca haberdar olunmamasının 'hayatın olağan akışına aykırı bulunduğu' dikkate alındığında, mevcut takibin haksız ve kötüniyetli olarak yapıldığının sabit olduğu-
Davalılar arasında İİK'nun 278/3-1 maddesi kapsamında yakın akrabalık bağı olup yapılan tasarrufların bağış niteliğinde olup iptali gerektiği gibi, davalının taşınmazı borca karşılık verildiği yönündeki savunması İİK'nun 279/2 bendine göre mutad ödeme aracı olamadığı- Tasarrufun iptali davalarında, davanın kabulü halinde alacak aciz belgesine bağlanmış ise bu miktar oranında aksi durumda takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tasarrufun iptali ile İİK'nun 283/1 maddesi gereğince bu miktar üzerinden haciz ve satış isteme yetkisi verileceği-
Taşınmazların satışlarının muvazaalı olduğuna dair davacı iddiasının ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanan davada, taşınmazların sözleşmede gösterilen devir bedelleri ile keşif ile belirlenen değerleri arasındaki fark, taşınmazların satış sözleşmelerini şirket adına imzalayan şirket müdürü ile davalının akrabalık bağı ve taşınmazların devir bedellerinin şirket kasasına girmemiş olması anılan sözleşmelerin muvazaalı olduklarına dair iddiayı ispata yeterli olmadığı- Karşı oy yazısında şirket ile yöneticileri arasındaki ilişkinin vekâlet akdi olduğu, vekilin özen borcu altına bulunduğu, davacı iddiasının şirket müdürünün temsil yetkisinin kötüye kullanım hukuksal nedenine dayalı olduğu, müdürün sözleşmenin karşı tarafıyla el ve işbirliği içerisinde davacı şirketi zararlandırıcı işlem yapıldığı iddiası bakımından davacı şirketin üçüncü kişi konumunda olduğu, bu sebeple muvazaa iddiasının her türlü delille ispatlanabileceği hususuna dikkat çekildiği-
MK. 564 hükmü yorumlanırken, tenkis davası ile güdülen «miras-çının eline mutlaka saklı payı kadar bir zenginleştirici malvarlığının geçmesi» ve «tercih hakkı sahibi hangi tercihini kullanırsa kullansın, tarafların elde edeceği yararların değişik olmaması» ilkelerinin gözö-nünde bulundurulması gerektiği -
Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 286 vd. maddelerine dayalı olarak baba tarafından açılan soybağının reddi talebine ilişkin olup, soybağının reddi talep edilen çocuk boşanma kararının kesinleşmesinden sonra annenin başvurusu üzerine nüfusa tescil edildiğinden, davacı baba bu çocuğun kendi nüfusuna kaydedildiğini öğrenince bu davayı açtığından, dolayısı ile davacı babanın davayı açmada gecikmesinin sebebi çocuğun anne tarafından nüfusa geç tescil ettirilmesi olup, çocuğun anne tarafından geç tescil ettirilmesi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 289/son maddesi kapsamında haklı sebebin varlığı için yeterli olduğu -
Davacı tarafın hesap mutabakatında imzası bulunan kişinin şirketin bazı işlerini yapmaya vekaleti bulunduğu hususunu iddia ettiği ve bu hususta yeterli inceleme yapılmadığı, bu nedenle davalı şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılıp mutabakatta imzası bulunan kişinin yaptığı işlemlere veya sözleşmelere davalı şirket tarafından muvafakat verilip verilmediği kabul edilip edilmediği hususları üzerinde durulması, sonuç olarak bu mutabakatın geçerli olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği- Davacının, şirketin muhasebecisi olduğu yıllar zarfında hizmetin karşılığını davalıdan isteyebileceği, dosyadaki bulunan hesap mutabakatı geçersiz olsa bile yapılan hizmet karşılığının istenebileceği, bu durumda yapılan hizmetin karşılığı ve ödemeler ayrı ayrı belirlenip davacının alacaklı olup olmadığının alacaklı ise miktarının tespit edilmesi gerekeceği, dava dışı bırakılan başka mahkemede dava konusu olan çek bedelinin de nazara alınarak karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.