Davalı borçluların dava dışı şirketin ortakları olduğu, anılan şirketin açtığı dava sonucu iflasına karar verildiği, davalıların gıda sektöründe faali­yette bulundukları, aynı zamanda villa komşuları olduğu, tanık beyanlarının ağırlıklı olarak "dava konusu taşınmazın borçlular tarafından kullanıldığı" yönünde olduğu, dava konusu taşınmazın davalı 3. kişi tarafından kullanılmaması ve kiraya verilmemesine rağmen yapılan keşif sırasındaki mahkeme gözleminde evin eşyalı olduğunun tespit edildiği, yatırım amacıyla alınan lüks villanın sekiz yıl bo­yunca kiraya verilmemesi ticaretle uğraşan davalı 3. kişi açısında hayatın olağan akışı­na uygun olarak değerlendirilemeyeceği gözetildiğinden, davalı 3. kişinin borçlula­rın durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü ile dava konusu tasarrufun davacıların alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak İİK. mad. 280/1 madde gereğince iptaline karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinden birine dayanılmış olsa dahi, mahkemenin bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği-
Cismani zarar kavramına; ruh bütünlüğünün ihlali, sinir bozukluğu ve hastalığı gibi haller de girdiğinden, henüz sekiz aylık çocuklarının trafik kazası sonucu yaralanması üzerine, ana ve babanın, uygun illiyet bağı ve hukuka aykırılık koşulları gerçekleşmiş olduğu için, manevi tazminat davası açabilmelerinin gerekeceği, haksız eylemde zararı ispat etmek, bu zararı iddia edene düşerse de, küçük çocuklarının iki ameliyatla iyileşmemiş olması ve üçüncü ameliyata gerek duyulması olayında olduğu gibi, yeni ve artan masrafların yapılması gerekeceğinden hakimin, gerçek zarar miktarını halin olağan gelişimine ve zarara uğrayan tarafın yaptığı tedbirleri gözönüne alarak, adalete uygun şekilde tayin etmek zorunda olduğu-
Davacı kiracı tarafından davalı kiraya veren aleyhine açılan menfi tespit istemine ilişkin davada; davalının dayandığı kira sözleşmesinin kira bedelini belirlemenin dışında başka bir nedenle düzenlendiği ve muvazaalı olduğu; uyuşmazlığın tarafların gerçek iradesine uygun olarak düzenlenen 12.09.2011 başlangıç tarihli 5 yıl süreli ve yıllık 11.000 TL bedelli kira sözleşmesi uyarınca çözümlenmesi gerekirken muvazaalı kira sözleşmesi esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Davalı koca yanında davalı kadının da boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğu, kocanın davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluştuğundan bahisle davalı-davacı kocanın boşanma davasının kabulüne karar verileceği-
Uyuşmazlık; somut olayda, davacı eş yararına 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinde yer alan yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde mahkemece davanın kabulüne ilişkin kurulan hükmün yeterli nitelikte inceleme ve araştırmayı kapsayıp kapsamadığı, buradan varılacak sonuca göre davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
17. HD. 16.09.2019 T. E: 2016/19757, K: 8022-
Nişanın bozulmasından dolayı kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan (nişanlıdan) manevi tazminat olarak uygun bir miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği-
Taraflar arasındaki aynı olaya ilişkin açılan iş yeri dokunulmazlığının ihlali nedenine dayanan manevi tazminat davasında hükmedilen 10.000,00-TL manevi tazminatın özel dairece onandığı dikkate alındığında, davalının davacıya hitaben sarf ettiği “şerefsiz” sözü nedeniyle davacı yararına takdir edilen 8.000 TL manevi tazminat miktarı fazla mıdır?
Kendisine satış ilanı tebliğ edilmemiş ilgililerin, ihale tarihinden itibaren bir yıl içinde olmak koşulu ile satışı öğrendikleri tarihten itibaren yedi gün içinde, ihalenin feshini isteyebileceği—

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.