Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceği-
Uyuşmazlık, davalı tarafından ZMMS ile teminat altına alınan araç ile bisiklet sürücüsü olan davacının karıştığı trafik kazası sonucunda davacının yaralanmasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir...
Davalıların murisi ile imzalanan 01.03.2002 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi gereğince ödenmeyen vekalet ücretinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin davada davalıların murisinin vefat ettiği 08.10.2005 tarihi itibariyle vekalet ilişkisinin sona erdiği- Zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren başladığı- Davaya konu icra takibinin başlatıldığı 15.08.2014 tarihinde beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu-
Mirasbırakan anneannesi H. Koçak’ın çekişme konusu 82 parsel sayılı taşınmazdaki eşinden intikal eden miras paylarını davalı oğlu A. Koçak’a satış suretiyle temlik ettiğini, yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, 82 nolu parselin imar sonrası 1360 parsel sayılı taşınmaz olduğunu ileri sürerek mirasbırakan tarafından temlik edilen payların iptaliyle mirasbırakanın terekesine iadesini ve H. Koçak mirasçıları adına miras payları oranında adlarına tesciline-
Mahkemece, davanın kabulü ile verilen karar, davalılar tarafından temyiz edilmiş ise de, temyiz dilekçesinin mahkeme harç ve masrafları, vekalet ücretine ilişkin olması, husumet yönünden temyiz itirazının bulunmaması nedeniyle, söz konusu bedelden davalılarında sorumlu olduğuna ilişkin davacı taraf yararına usuli kazanılmış hakkın oluştuğu-
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11/son maddesi uyarınca; irtifak hakkı karşılığının, bu hak nedeniyle taşınmazın tamamında meydana gelecek olan değer kaybı olduğu; bu itibarla,dava konusu tşınmazdan geçen enerji nakil hatları ve güzergahları açıkça tespit edildikten sonra, taşınmazın irtifak hakkı kurulmasından önceki değerine göre meydana gelecek değer düşüklüğü oranının belirlenmesi ve bu oranla taşınmazın tüm değerinin çarpılması sonucu, irtifak hakkı karşılığının hesaplanması gerektiği- 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35.maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğundan, 04.11.1983 tarihinden sonraki döneme ilişkin el atmalarda nispi harca hükmedilmesi gerektiği ve dava konusu taşınmazdan geçirilen enerji nakil hattı nedeniyle taşınmaza 1990'dan sonra el atıldığı anlaşıldığından, hükmedilen bedele ilişkin nispi harç alınması gerektiği-
İlk celseden ve delillerin toplanmasına ilişkin ara kararının yerine getirilmesinden sonra davalı vekilinin davayı kabul etmiş olması nedeniyle “karar ve ilam harcının üçte ikisine, vekâlet ücretinin ise tamamına” hükmedilmesinin gerekeceği-
Katılma alacağı davalarında eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek taşınmazın tasfiye tarihindeki değeri dikkate alınarak (TMK. m.235/1) katılma alacağı belirlenmesi gerekeceği-
Kendisini vekille temsil ettiren kimsenin kabul edilen davası nedeniyle maktu vekalet ücretine hükmedilmemesinin ve yoksulluk nafakası talebinde bulunulmasına karşın bu talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Kadının boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı anlaşıldığına göre yoksulluk nafakası talep edebileceği; ancak kadının babasına ait şirkette pay sahibi olduğu anlaşıldığından şirketteki bu payın kadını yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı araştırılarak, kurtarmayacağının belirlemesi halinde yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.