Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine-
(01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen) ipotek senedinde yer alan kefalet kaydının geçerli olduğu- İtirazın iptali davasında, takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olduğu miktar ve kefalet limiti gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine ilişkin uyuşmazlıkta; fesih bildirimine göre, davalı bankada güvenlik görevlisi olarak çalışan davacının iş sözleşmesi, banka yönetim kurulunun 25.12.2014 tarih ve 4/10186-1 sayılı kararı ile aldığı işletmesel karar doğrultusunda güvenlik hizmetlerinin, hizmet satın alınması yöntemi ile başka firmaya ( T... Güvenlik..Ltd Şti) verildiği ve bunun sonucu olarak davacının istihdam fazlası konumuna düştüğü gerekçesiyle feshedilmiş olup, dava dışı T... güvenlik firmasının davalı bankada kendi işçilerini değil, davalı bankanın işten çıkardığı güvenlik görevlilerini işe alarak üstlendiği güvenlik işini yerine getirdiği, bu durumun İş Kanunu'nun 2. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamayacağı, aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem göreceği,d İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.” düzenlemesine aykırı olduğu, bu nedenle davalı Akbank ile dava dışı T... Güvenlik firması arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinin muvazaaya dayandığı anlaşıldığından, muvazaa olgusu ve feshin son çare olması ilkesine uyulmadığı kabul edilerek davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi hatalı olduğu-
Teknik koşullara uymaksızın duvar inşa eden davalının kusurlu olması nedeniyle davacı sigorta şirketinin davalıya rücu koşullarının gerçekleştiği-
Dava konusu taşınmazın ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte getirtilmediği, mahalinde alanında uzman bilirkişiler eşliğinde keşif yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada hüküm vermeye elverişli olduğunun kabul edilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekeceği-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak İcra Müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerektiği-
Davacı kredi bedelini ödediği iddiasında bulunup bir takım ödeme belgeleri ibraz etmiş olup, anılan ödemelerin taraflar arasındaki taşınmaz devri ile bağlantılı olduğunun saptanması halinde güçlü delil teşkil edeceği ve çekişmenin giderilmesinde göz ardı edilemeyeceği- Kredi ödemelerinin yazılı delil başlangıcı veya güçlü delil teşkil edip etmeyeceği hususunun irdelenerek, yazılı delil başlangıcı olarak kabul edildiğinde davacı tanıklarının yeniden dinlenerek ve davacının ödeme iddiası bakımından tüm delilleri toplanıp, B.K'nın 81. (TBK'nin 97.) maddesi hükümleri de dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verileceği-
Asıl ve birleşen alacak, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davası-
3. HD. 22.09.2022 T. E: 5411, K: 6894

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.