Davalı-davacı (koca)'nın evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği, ayrı bütçe oluşturduğu, cimrilik ölçüsünde tutumlu olduğu, beden temizliğine özen göstermeyerek ter koktuğu; kadına atfedilebilecek bir kusur ise bulunmadığından, evlilik birliğinin sarsılmasında neden olaylarda kocanın kusurlu olduğu- Davalı-davacı (koca) tarafından açılıp birleştirilen boşanma davası, haklı görülmeyerek reddedildiğine göre, davada kendisini vekille temsil ettiren davacı-davalı (kadın) yararına, vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece aylık kira bedelinin brüt tespitine karar verildiğine göre, hükmedilen aylık brüt kira ile son dönem ödenen brüt kira farkının bir yıllık tutarı üzerinden davacı yararına, davada talep edilen aylık brüt kira bedeli ile hüküm altına alınan aylık brüt kira bedeli farkının bir yıllık tutarı üzerinden davalı yararına vekalet ücreti hesaplanması ve bu miktarların, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre belirlenmiş bulunan ücretten az olamayacağının dikkate alınması gerektiği-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK mad. 706, TBK mad. 237 ve Tapu Kanunu mad. 26'da öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Tapusuz taşınmazlar menkul hükmünde olup taşınmazın teslim edilmesiyle birlikte satış geçerli hale geleceği-
Davacının «ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmesinin yasaya aykırı olduğunu» şikayet yolu ile icra mahkemesine bildirerek hatalı işlemin iptalini sağlama olanağı varken, olumsuz tespit davası açmasında hukuki yararının bulunduğunun ileri sürülemeyeceği–
Davalı tarafından takipsiz bırakılan icra dosyasının, ilama konu yıkım kararı yönünden sadece yenilendiği, yenilemeden önce icra emrine konu yapılan ve davalı alacaklı vekilinin imzaladığı belge içeriğine göre haricen ödendiği anlaşılan parasal alacaklarla ilgili takibin yenilenmesinin söz konusu olmadığı açık olduğundan, icra dosyasından davacı vekiline gönderilen ve ödenmesi talep edilen muhtıraya konu bedelin de yıkım kararının yerine getirilmesinden kaynaklı masraf kalemlerine ilişkin olduğu da tartışmasız olduğu-
Yargılamada kendisini vekille temsil ettirmemiş olan -ve lehine karar verilen- alacaklı yararına ayrıca vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin olarak dava tarihindeki tarafların haklılık durumu gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının onama ile sonuçlanan işe iade davasında, süresi içerisinde işverene başvurup başvurmadığı, davalının, davacının çalışma teklifini kabul edip etmediği, işe iade davasının sonucunun gerçekleşip gerçekleşmediği, işe başlatmama halinde bu kararın ne zaman kesinleştiği ve dava tarihi itibariyle feshin olup olmadığı, dava tarihi itibariyle akdin feshinden söz edilip edilemeyeceğine göre hüküm kurulması gerektiği- Mahkemece, davacının ../../2014 tarihli dilekçesi ile kıdem, ihbar, yıllık izin, hafta tatili, fazla çalışma alacakları için dava değerinin 1.000,00 TL olduğunu bildirdiği, talep ettiği alacaklar için karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi nedeni ile bu alacak kalemleri için davalı lehine maktu vekalet ücretine, ../../2014 tarihli dilekçesinde ise maaş farkı, ikramiye, bayram harçlığı, izin harçlığı, yakacak yardımı, ayakkabı fişi, erzak yardımı alacakları için 14.637,00 TL daha talep talep ettiği alacaklar için ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi md.13/2 gereği, davanın kabul edilen ve reddedilen kısımları için, kabul ve reddedilen kısımları geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Borçlu adresinde hacizlerin yapıldığı ve hacze kabil mal bulunmadığından haciz tutanaklarının İİK'nun 105. madde anlamında aciz belgesi niteliğinden olduğu- Gerçek bir alacağı bulunan alacaklıya borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesinin ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracı olduğu- TBK. mad. 638 gereğince, bir ortağın şahsi alacaklısının , ancak ortağa düşecek tasfiye payına yada kar payına başvurabileceği- İptali istenilen temliknamedeki alacağın ortaklığa ait iş nedeni ile yapılan hakedişlerden gelecek paranın temliki olduğu yani, temlik konusu ortaklığa ait alacak olup borçlunun bu alacak üzerinde bir tasarruf yapma hakkı da bulunmadığından, borçlu tarafından açılan tasfiye davası mahkemece red edilerek kesinleşmiş ve davacı alacaklı tarafından açılmış ortaklığın feshi davası da bulunmadığından, dava konusu olayda tasarrufun iptali davasının amacını gerçekleştirmeye yönelik olarak, borçlunun haczi kabil ve paraya çevirmeye uygun bir hakkı yani alacaklının alacağını tahsile imkan sağlayacak bir hakkın varlığı henüz söz konusu olmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulü halinde tasarrufların dava dayanağı takip dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olacak şekilde iptaline karar verilebileceği, bu alacağa faiz yürütülmesinin söz konusu olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.