Dosya kapsamından Mahkeme'nin de kabulünde olduğu üzere ödeme yeri belirlenmesine ilişkin kararın takipten önce alacaklı vekiline tebliğ edildiği ya da ödemeden alacaklı ya da vekilinin haberdar edildiği ispatlanamadığından, alacaklının icra takibi başlatmakta haklı olduğunun kabulü gerekeceği, buna göre tevdii yerine yapılan ödeme alacaklı uhdesine geçmiş veya geçebilecek durumda ise haklı takip nedeniyle istenilebilecek vekalet ücreti icra masrafları faiz vs. nazara alınarak TBK'nun 100. maddesi (BK'nun 84. maddesi) ve İİK'nun 33. maddesi koşullarında Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle borç miktarının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İş kazasının, davalıya ait işyerinde çalışan sigortalının iş ve çalışma saatinin dışında, gece yarısında madende bulunan istinat duvarından atlamak suretiyle meydana geldiği, alınan kusur raporunda işverenin kusuru olmadığı, kazalı sigortalı tarafından teşebbüs edilen intihar girişimi olduğu anlaşıldığından davaya konu olayın kazalı sigortalı tarafından teşebbüs edilen intihar girişimi olarak değerlendirildiği ve davanın reddi gerektiği kararının isabetli olduğu- Davacı Kurum' un davada haksız çıkan taraf olarak nitelendirilerek, Kurum aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Kesinleşen orman sınırı içinde kalan tapu kaydının iptali ile tescil, şerhlerin kaldırılması ve elatmanın önlenmesi istemi-
Alacağa mahsuen yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme vasıtası olmadığı (İİK. mad. 279/1-2)- Ticari ilişkilerinden dolayı davalının borçlu şirket'in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. mad. 280/I)- İİK. mad. 280/son uyarınca, ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiğinin kabul edildiği, karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılması gerektiği- Davacı takibinin dayanağını oluşturan çekin keşide tarihi, davalıya yapılan satış tarihinden daha ileri tarihli olduğu görüldüğüne göre, çekin vadeli olarak tanzim edilip edilmediği üzerinden durularak ve gerekirse alacaklı ile borçlunun ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre davanın incelenmesi gerekeceği-
Takip konusu alacağın, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan bir alacak olmayıp, borçlunun haksız yere kendisinden tahsil ettiğini iddia ettiği ücrete yani sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanması halinde BK. nun 73. maddesinin (şimdi; TBK. mad. 89) uygulanmayacağı-
Her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki tarafın avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumlu oldukları, ancak, yazılı ücret sözleşmesi yapılmış olan hallerde müvekkili olmayan tarafın sorumluluğunun, kendisinin tarafı olmadığı ücret sözleşmesindeki miktara değil bu sözleşme yapılmamış olsa idi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca söz konusu olabilecek miktar olduğu-
Davacı sekreter olarak davalı belediyenin çalışma alanı içerisinde yardımcı iş kategorisinde değerlendirilebilecek hizmet sektöründe çalışmakta olup davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin “destek personel” alımına ilişkin olduğu anlaşıldığından, davalı belediyenin, yardımcı işlerinden olan temizlik, büro, kat görevi, şoförlük, mutfak ve bahçe çalışması gibi destek hizmetlerini alt işverene vermesi 4857 s. K. mad. 2/6-7. maddesi ve 5393 s. Belediye Kanunu'nun 67. maddesine göre mümkün olduğundan, geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu kabulu gerektiği- Mahkemece davacı işçinin alt işveren nezdindeki işyerine iadesine ve iş güvencesi hükümlerinin mali sonuçlarından her iki davalının müştereken sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken; asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu sonucuna varılarak davacının davalı belediyeye ait işyerine iadesinin hatalı olduğu- Davalılar arasındaki ilişki muvazaalı olarak kabul edilmesine karşın, iyiniyetli olan davacı işçiye karşı taraf olmadığı muvazaanın ileri sürülemeyeceği, akdin hükümsüzlüğünün davacıya karşı ileri sürülmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olması ve hiç kimsenin kendi hilesinden yararlanamayacağı ilkesi gereğince, muvazaalı işlemi yapan davalı Şirket ortaklığının iş akdinin geçersiz nedenle feshi sonucuna bağlı yasal yaptırım sonucu doğan alacaklardan davalı belediye ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu-
Taraflar arasında kısmen ödemenin borçlu tarafından önce anaparaya sayılacağı konusunda bir anlaşma olmadığına göre BK. 84/1. madde (şimdi; TBK. mad. 100/1) uyarınca davacı alacaklı kısmen ödemeyi önce faiz ve masrafa saymaya yetkili olup, kıdem tazminatına faiz fesih tarihinden başlayacağından, davalı borçlu tarafından fesih tarihinden sonra yapılan kısmî ödemenin öncelikle faiz ve masraftan düşülmesinin gerekeceği-
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir...
Tasarrufun iptali davası-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.