Mahkemece imar parseli hakkında imarla oluşan sicil kaydının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, ihyasına karar verilen 5412 (1245) sayılı kök parselin kapsamında kaldığı anlaşılan ve imar planında "yol alanında" kalan kısmın, imar işleminin idari yargıda iptal edilmesiyle, bu işlemin kapsadığı tüm uygulamaların iptal edilmiş sayılacağı gözetilmeksizin, taşınmazın kısmen terkinine karar verilmesinin de isabetsiz olduğu- İhyasına karar verilen taşınmazın değeri üzerinden nispi karar ilam harcının hüküm altına alınması gerekirken "maktu harca" hükmedilmesi doğru olmadığı gibi taşınmazın değeri üzerinden davacı taraf lehine "maktu vekalet ücreti" yerine "nispi avukatlık ücretine" karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin ve dava kabul edildiği halde davalı Belediyeler lehine avukatlık ücreti taktir edilmesinin de yerinde olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar ile destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemi-
Hor kullanma tazminatı ile aidat ve kira parasının tahsili istemi-
Davalı sigorta şirketi nezdinde kar ağırlığı rizikosunu da kapsar biçimde sigortalı iş yerinde meydana gelen hasar bedelinin davalı sigorta şirketinden tahsili istemi-
Uyarlama davası sonucunda takdir edilen avukatlık ücreti ve yargılama giderleri ile bunların faizlerine ilişkin ilamların kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı–
Kamulaştırma Kanununun 14. maddesi uyarınca bedel artırma davalarının 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmasının gerekeceği, sürenin tespitinde yapılacak işin, mahkemece kamulaştırma belgelerinin getirtilerek, kamulaştırma işleminin tebliğ edildiği tarih belirlenip davanın açıldığı tarihte 30 günlük sürenin geçip geçmediğine bakılması gerekeceği-
Mülkiyeti Hazineye ait taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılması nedeniyle üzerinde bulunan davacıya ait muhdesat bedelinin sorumlu idareden tahsili istemi-
BK. 101 (şimdi; TBK. mad. 117) uyarınca «kesin vâdeli sözleşmeler»de, temerrüt tarihinin, «banka tarafından tüketiciye gönderilen son hesap tarihinde belirtilen tarih» olduğu, ancak kredi kartı borçlarının, BK’nun 101/II’de (şimdi; TBK. mad. 117/2) öngörülen «miktarı önceden belli olan kesin vâdeli borç» niteliğinde olmadığı, bu nedenle, kredi karşı borçlarında temerrüt tarihi bakımından anılan maddenin uygulama alanı bulmadığı–
Yargılama sırasında dava konusu aracın mülkiyetinin davacıya geçmiş olması karşısında dava şartının gerçekleşmiş olduğu-
Tavzih kararı ile vekalet ücreti yükseltilmişse de, tavzih yolu ile de hüküm fıkrasının sınırlandırılması veya genişletilmesi yada değiştirilmesinin mümkün olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.