Somut olayda, hükmüne uyulan önceki bozma kararında açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda ve "inançlı işlem" hukuki nitelendirmesi çerçevesinde inceleme yapılarak, inançlı işlemin belgesi niteliğinde yazılı delil ya da delil başlangıcı bulunup bulunmadığının araştırılması, delil başlangıcı bulunması halinde iddianın her türlü delille kanıtlanması mümkün hale geleceğinden taraf tanıklarının usulünce dinlenmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesinin tazminatın doğru tespiti açısında önemli olduğu- Davacının maruz kaldığı destekten yoksun kalma zararının belirlenebilmesi için, desteğin son gelir durumunun net olarak belirlenmesi gerektiği- SGK’dan gelen yazı cevapları da gözetildiğinde, muris çok kısa süreli ve düzensiz olarak masaj salonu ve güzellik salonu gibi farklı yerlerde çalışmış olup gelirinin asgari ücret üzerinde olduğu ispatlanamamış olduğundan, mahkemece desteğin gelirinin asgari ücret üzerinden belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hatalı olduğu- Hatır taşımalarında hakim mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerektiği- "Hükmedilecek tazminattan takdiren %10 indirim yapılmasının hakkaniyete uygun düşeceğinden bahisle %10 indirim" yapılmış ise de, bu indirim yeterli olmayıp hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle, somut olayda, %20 oranında indirim yapılması gerektiği- Kaza tarihindeki yaşa göre %38 oranı yerine, yerinde olmayan gerekçeyle rapor tarihindeki yaşa göre %20 oranında evlenme ihtimali indirimi yapılmasının isabetsiz olduğu- Zorunlu trafik sigortacıları olan şirketlerin kaza tarihinde geçerli ölüm halinde kişi başına poliçe limiti 175.000’er TL olup poliçe limiti her bir sigorta şirketi için ayrı ayrı aşıldığı halde, poliçe limitiyle sınırlı sorumlu oldukları gözetilmeksizin hükmedilen maddi tazminatın tamamından diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu-
Müşterek mülkiyet konusu taşınmazın tamamını kullanan davalı-nın davacıya ecrimisil ödemesinin, davalının işgalinin haksız olduğunun kanıtı olduğu -
Dava konusu parseldeki inşaatın tamamında projeye aykırılıklar olduğu ve Belediye tarafından alınan yıkım kararının bulunduğu anlaşılmakla bu parseldeki projeye aykırılıkların bu kanun uyarınca giderilmesi konusunda taraflarca müracat yapılıp yapılmamasının önem arz ettiği- Kararın temyiz aşamasında, taraflarca imar barışına ilişkin müracaatta bulunulduğu anlaşıldığından, mahkemece bu kapsamda araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi için kararın re'sen bozulması gerektiği-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331. maddesinin birinci fıkrasında “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine takdir ve hükmeder.” şeklinde düzenlendiği- Anılan yasa maddesi doğrultusunda, davanın açıldığı tarihte haksız olduğu tespit edilen tarafın yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olacağı- Ayrıca eldeki davanın, fiili kullanım şerhinin düzeltilmesine yönelik olup, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmadığından hüküm altına alınması gerekli harcın ve vekalet ücretinin maktu olması ve Hazine'nin bu davalarda yasal hasım konumunda olduğundan aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği-
Davacı-davalı kadının eşine ve eşinin akrabalarına hakaret edip tükürdüğü ve eşinin akrabalarının eve gelmesini istemediği; buna karşılık davalı-davacı kocanın ise, eşine hakaret ettiği, ona fiziksel şiddet uyguladığı, eşini ve çocuklarını evden kovduğu ve evin geçimine yeterli katkıda bulunmadığı; gerçekleşen bu duruma göre; boşanmaya neden olan olaylarda, davalı-davacı kocanın, eşine oranla daha fazla kusurlu kabul edilmesi gerekeceği-
Mahkemece, süresinde olmadığından şikâyetin reddine karar verildiğine göre, şikâyet olunan lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekeceği-
Sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağın, (yersiz ödenen paranın) tahsili istemine ilişkin davada; HGK'nun 26.10.1966 gün ve 1965/302 E.- 1966/279 K.sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Borçlar Kanunu'nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümlerinden doğan uyuşmazlıklarda, yetkili mahkemenin; davalının, Türk Medeni Kanunu uyarınca ikametgahı sayılan yer mahkemesi olduğu; dir. davalının yekti itirazında, davanın davalı ikamet adresinin bulunduğu yer mahkemesinde açılması gerektiğini belirttiği; yetkili mahkemeyi gösterdiği; yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı -
İcra mahkemesince şikayetinde haklı çıkan taraf lehine «maktu» vekalet ücretine (ve maktu harca) hükmedilmesi gerekeceği—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.