Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceği- İptal davasının, tahkim yeri Bölge Adliye Mahkemesinde açılacağı; öncelikle ve ivedilikle görüleceği- Hakem kararının iptali davalarında iptal sebeplerinin tahdidi olarak sayıldığından, kararın esası yönünden hukuka uygun ve yerinde olup olmadığının incelenmesinin mümkün olmadığı- Hakem Heyeti kararının esasının, yerinde olup olmadığının, hakemlerin hukuku doğru uygulayıp uygulamadığı gibi hususların Hakem Heyeti kararının iptali davalarında inceleme konusu yapılamayacağı-
Takas def'i yönünden sadece işçi ücretlerine sınırlama getirmekte olup, kıdem ve ihbar tazminatı alacağına karşı ileri sürülen takas def'inin değerlendirilmesi gerektiği; bu itibarla, mahkemece, işçinin ileri sürülen eylemleri ile kurumu zarara uğratıp uğratmadığı ile bu husustaki kusuru belirlenerek sorumluluğu tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Kooperatif müdürü olarak çalışan işçinin, mesailerini kendisi belirlediğinden fazla çalışma alacağının reddinin gerektiği-
Trafik kazasına bağlı geçici ve sürekli iş gücü kaybı zararı ve geçici dönem bakıcı giderinden oluşan maddi tazminat istemi-
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 301. maddesi kapsamında çocuk tarafından açılan babalığın tespiti istemi-
Keşideci tarafından, lehtar aleyhine açılan «senet iptali ve istirdat davası»na, senedi rehin cirosuyla elinde bulunduran hâmil (banka), davaya müdahale etse dahi, davaya müdahale eden hâmil lehine veya aleyhine -«senedin iptaline» şeklinde- karar verilemeyeceği–
Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu, usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu- 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay'ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün hale getirildiği-
Borçlunun itiraz etmeksizin ödemede bulunmuş olması, zamanaşımına uğrayan bir borcun rızaen ödenmiş olması itibariyle, Borçlar Kanunu`nun 62`nci maddesinin "Müruru zamana uğramış olan bir deyni eda .... için verilen şey alınamaz" hükmü gereğince geri alınmasının istenmesinin mümkün olmayacağı-
Sözleşmenin taraflarca "araç kiralama sözleşmesi" başlığı altında düzenlenmesi sözleşmenin niteliği açısından bağlayıcı olmadığı- Sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi için öncelikle davacıya ait kullanımı özel teknik bilgi ve belge gerektiren iş makinesinin kiraya veren tarafından istihdam edilen operatör tahsis edilerek davalıya teslim edilip edilmediğinin taraflardan sorularak saptanması, İnsan unsurunun kira sözleşmesinin konusu olamayacağının gözetilmesi, sonrasında ise sözleşme hükümleri değerlendirilerek sahada kullanılan iş makinesinin davalının kullanımına terk edilip edilmediğinin buna göre sözleşmenin kira sözleşmesi veya hizmet sözleşmesi olup olmadığının yorumlanması gerektiği- Uygulamada “sürücülü kiralama” diye ifade edilen ilişkilerde örneğin “vinç hizmeti, kepçe hizmeti, taşıma hizmeti” verildiğinin kabul edildiği; bu nedenle mahkemece, değinilen yönler araştırılıp değerlendirilmeden uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığından bahisle görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı delil olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler kanunda belirtilen miktardan az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı- HUMK'un 293. maddesinde de öngörülen şahit dinlenebilecek hallerin senet verilen olaylarda uygulanamayacağı- Açığa senet düzenlenmesi mümkün olup bu şekilde düzenlenen senetlerin sonradan anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasında bulunan tarafın bu iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerekeceği, kaldı ki, yapılan ödemelerin de senetlerin tanzim tarihinden önceki tarihli olduğunun dosya içeriği ile sabit olduğu, kabul biçimi itibariyle de, davacı tarafından harcı tamamlanan toplam dava değeri dikkate alınmadan karar ve ilam harcına hükmedilmesinin de doğru olmadığı-
Davaya konu yıkılan direğin de içinde bulunduğu enerji iletim hattının dava dışı şirket tarafından yüklenici X şirketine yaptırıldığı, işin tamamlanmasından sonra, yapılan ağaç kesimi nedeni ile direğin ve bağlantı iletkenlerinin, faz izolatörlerinin hasarlandığı, ağaç kesim işinin enerji iletim hattına ait direklerin montajından önce tamamlanması gerektiği, ancak bu duruma dikkat edilmeksizin direklerin dikiminden sonra ağaç kesimi yapılmasının dava konusu hasarın öncelikli sebebi olduğu - Dava dışı şirketin iş sahibi olarak direklerin montajına başlanılmadan önce ağaç kesim işinin tamamlanıp tamamlanmadığının kontrol ve denetimini yapmaması nedeni ile zararın oluşumunda % 45 oranında kusurlu olduğu - Dava dışı Y'nin ağacın kesim işini yaptırdığı, yeterlilik belgesine sahip ehil kişiler vasıtasıyla yaptırması gerekirken köyden temin edilen işçilerle yaptırmış olması nedeniyle olayda % 35 oranında kusurlu olduğu- Z şirketinin direklerin montajına başlamadan önce kendisine yer teslimi yapılırken kesilecek ağaçlar konusunda uyarıda bulunmaksızın direk montajına başlaması, ehil olmayan işçilerin ağaç kesimi yapmasına izin vermiş olması sebebiyle % 5 oranında kusurlu olduğu- Davalı O şirketinin ağaç kesim işini hızlandırmak ve kısa sürede sonuçlandırmak amacıyla dava dışı şirket adına ağaç kesim işini yaptırdığı ve bu iş için Y ile anlaştığı ve Y tarafından adına düzenlenen fatura bedelini ödediği, bu kapsamda ağaç kesiminde çalıştırılan işçilerin yapılacak iş için yeterliliklerinin olup olmadığı konusunda gerekli denetimi yapmamakla olayda %15 oranında kusurlu olduğu-, Üzerine ağaç devrilmek suretiyle hasarlanan enerji iletim hattı direği ile, 12 - 14 nolu direkler arasındaki faz iletkeni, OPGW koruma iletkeni, hırdavatlar ve izalatörlerin yeniden yapımı sebebiyle oluşan hasar bedelinin 685.297,80 TL olduğu, temlik alan davacı tarafından 523.927,13 TL sinin dava açıldıktan sonra Z. İnşaat Ltd.Şti.ne ödenmiş olup temlik alınmakla rücuen 523.927,13 TL alacağın olduğu ancak ödenen tazminat bedelinin kendi sigortalısı ve sigorta ettireninin kusuruna isabet eden kısmını talep edemeyeceği - Kendi sigortalısı dava dışı şirketin % 45 oranında, sigorta ettiren Z şirketinin % 5 oranında kusurlu olup toplam % 50 oranın düşümü ile davanın niteliği ve tarafları da nazara alınarak Y'nin dava dışı ve ağaç kesim işini yapan olmakla bakiye %50 kusur oranına isabet eden 523.927,13 TL nin %50 si 261.963,56 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.