2004 sayılı İcra İflas Kanununun 281/2. maddesinde tasarrufun iptali davalarına özgü özel bir ihtiyati haciz düzenlemesinin yer almakta olup, buna göre ihtiyati haciz isteyebilme imkanı getirilmiş, buna göre mahkemece alacaklının talebi üzerine iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verilebileceği, davanın bedele dönüşmesi halinde teminat karşılığı davalı 3.kişinin malvarlığıyla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebileceği, teminatın lüzum ve miktarı mahkemece tayin ve takdir olunacağı, ihtiyati haciz talebinin kabulü için tüm dava şartlarının gerçekleşmesine gerek bulunmadığı-
Uyuşmazlık; davacı tarafça üçüncü haciz ihbarnamesine karşı açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verildiği eldeki davada, davacı yararına vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiğinin, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiğinin, davalının neye göre mahkum edildiğinin tereddütsüz şekilde anlaşılması gerekeceği-
22. HD. 09.10.2018 T. E: 2015/33870, K: 21480-
Tahliye emrine itirazda bulunmayan kiracı hakkında, kiralayanın icra mahkemesine başvurması gereksiz olduğundan, kiracının icra mahkemesince "harç ve yargılama giderlerini ödemeye" mahkum edilemeyeceği–
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar ve araç hasarı nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine-
Trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, sürekli işgücü kaybı tazminatı istemi-
El ve işbirliği içinde hareket eden bir kısım davalılarca taşınmazların teminat mukabili temliki karşısında yurt dışından getirilecek ziynet eşyalarının satılarak birlikte kar elde edecekleri telkiniyle davacıları tapu idaresine götürmek suretiyle hileye düşürdükleri, çekişme konusu taşınmazların A.'e bedelsiz temlikinin sağlandığı, davacıların satış iradesinin bulunmadığı, hilenin öğrenilme tarihinden itibaren davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı, son kayıt maliki Ö.'in ise satış bedelini ödeme şekli ve diğer davalılar ile olan ilişkisi dikkate alındığında Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi anlamında iyiniyetli üçüncü kişi olarak kabul edilemeyeceği-
Mirasçılardan bir kısmı ve miras bırakan adi yazılı belgede yer almadığı gibi belgenin düzenlendiği tarihte miras bırakanın sağ olması sebebiyle de belgenin TMK'nın 677-678. maddelerine göre miras payının devri niteliğinde olmayıp hukuki sonuç doğuramayacağı gibi henüz kazanılmamış bir haktan vazgeçilmesi de mümkün olmadığından davanın reddi gerekeceği-
Dava konusu alacak likit olup, davacı yararına İİK’ nun 67/2 maddesi uyarınca tazminata hükmedilmek gerekirken, bu konudaki talebin reddi doğru görülmemiştir. Diğer yandan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararı uyarınca hükmedilecek vekâlet ücreti asıl alacağı geçemeyeceği dikkate alınarak, red edilen kısım göz önüne alınarak vekâlet ücretine hükmetmek gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.