Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan düzenlemelerin; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte olmadığı, aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin -ve bu bağlamda vekalet ücretinin- davanın tarafları hakkında kurulması gerekeceği, Avukatlık Yasası’ndaki, “vekalet ücreti avukata aittir” biçimindeki düzenlemenin hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kural olduğu, bu yorum ve varılan sonucun aynı maddedeki “bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez” biçimindeki düzenleme ile de doğrulandığı,bu nedenlerle, taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
1. HD. 12.09.2018 T. E: 2015/14923, K: 12214-
İİK. 33’deki ‘itfa’ sözcüğünden sadece ‘ödeme’ anlaşılmayacağı, bunun yanında ‘ikna, bağışlama, af, terkin, takas, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi’ gibi alacağı sona erdiren her türlü hukuki sebebin, bu kavram içinde düşünülmesi gerekeceği–
Genel tarımsal kredi sözleşmesinin teminatı olmak üzere davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin fekki istemi-
Türk Medeni Kanunu’nun 324/2. maddesindeki koşullar gerçekleşmedikçe; ana ve babanın kişisel ilişki talebinin reddedilmesinin veya bu konudaki mevcut hakkın kendilerinden alınmasının söz konusu olamayacağı-
Davanın açıldığı anda tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti dahil yargılama giderleri konusunda bir karar verilmesi gerekirken, dava reddedildiğinden bahisle yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulmasının hatalı olduğu-
İcra mahkemesi kararı ile hükmedilen vekalet ücretine icra aşamasında yeniden vekalet ücreti talep edilemeyeceği yönündeki şikayetin kabulü gerekeceği-
Aynı ilamda birden çok ihtiyarî dava arkadaşı hakkında ayrı ayrı hükmedilen alacak kalemlerinin, her bir davacı yönünden borçluya karşı ayrı ayrı takibe konulmasının mümkün olduğu- "Aynı sebep ve aynı ilamdan kaynaklı alacakların aynı takip dosyası üzerinden tahsili mümkünken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın ilam alacaklılarının, her birinin kendi payına düşen kısım için ayrı takip başlatmasının hakkın kötüye kullanımı olup, usul ekonomisi ilkesine aykırılık teşkil ettiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Hukuki yardımın Avukatlık Kanunu'nun, 5043 s. K. ile yapılan 13.1.2004 tarihli değişiklikten sonra başlaması halinde, Avukatlık Kanunu'nun -5043 s. K. ile yapılan değişiklikten sonraki- 164/4. maddesine göre avukatın, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde, asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla, emeğine göre müddeabihin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktarda; değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesinde öngörülen maktu miktarlarda vekalet ücretini talep edebilieceği- Avukatlık ücreti, avukatın emeğinin karşılığı olup, değeri parayla ölçülebilen davalarda, ancak davanın kazanılması halinde müddeabihin %10'u ile %20'si arasındaki oranlarda; davanın kaybedilmesi halinde ise sadece AAÜT'nde öngörülen maktu oranlarda ücrete hak kazanılacağının kabul edilemeyeceği- Avukatlık ücretinin, işin niteliği, zorluk derecesi, işe harcanan zaman ve sarf edilen emek ve mesaiye göre Kanunda öngörülen oranlar dahilinde takdir edilmesi gerektiği- Azil tarihi itibariyle, derdest olan davalar yönünden avukatın, azille birlikte üzerine aldığı işi devam ettirip tamamlama olanağı kalmadığından, azilden sonra davanın müvekkil aleyhine sonuçlanmış olmasının, sadece maktu ücretin ödenmesini gerektirmeyeceği-
Takibin kambiyo hukukuna ilişkin olmasının ve kesinleşmesinin alacağın gerçek olmadığı iddiasının incelenmesine engel olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.