Mahkemece, işlemiş faiz istemi yönünden inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken bu istemin olaya uygun düşmeyen şekilde reddinde isabet bulunmadığı gibi, icra takibi dayanağının keşidecisi davacılar murisi olarak görünen, davalı şirket emrine düzenlenmiş olan çeklerdeki keşideci imzalarının davacılar murisine ait olmadığı halde bedellerinin davalı şirket tarafından tahsil edilmiş olduğu mahkemenin de kabulünde olmakla, bu durumda davalı yanın icra takibine itirazının haksız, takip konusu alacağın likit (bilinebilir, hesap edilebilir) olduğu gözden kaçırılarak davacı yanın icra inkar tazminatı talebinin reddinde de isabet bulunmadığı-
6100 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları halinde birleştirilmelerinin mümkün olduğu, birleştirme kararı sonrasında her dava bağımsız karakterini koruduğu ve davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından, yalnızca birleşen davaların tahkikat aşaması birlikte yapılarak her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de her dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekeceği, bu itibarla, mahkemece davaların birbirinden bağımsız olması anlamına gelen ''davaların bağımsızlığı prensibi'' uyarınca asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hüküm kurmak gerekirken, tek bir hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Müteselsil kefilin, sözleşmedeki kefalet limiti ve kendi temerrüdünün sonuçlarından sorumlu olacağı-
Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle manevi tazminat istemi-
ZMSS poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemi-
Uyuşmazlık, davacı adına ödenmesi gereken emeklilik keseneği bedelinin rucüen tahsili istemine ilişkindir...
Tapudaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesine karar verilebilmesi için kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmasının gerekeceği-
Trafik kazası 07/07/2007 tarihinde gerçekleşmiş olup, dava 07/01/2016 tarihinde ıslah edilmiş ve ıslah dilekçesine karşı davalı taraf süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olup olayda, 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi uygulanacak olduğundan ve gelişen durumda bulunmadığına göre ıslah edilen kısım yönünden talebin, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği- Hakimin manevi tazminata ilişkin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği-
Tarafların kusur durumunun belirlenmesi için İTÜ öğretim üyeleri veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Uyuşmazlık konusu kaza nedeniyle davacıya SGK tarafından peşin sermaye değerli gelir bağlanıp bağlanmadığı, herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda bir araştırma yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Yeni Tapu Sicil Tüzüğü'nün yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden itibaren, idareye müracaat etme ön şartını yerine getirmeden dava açan ilgililerin davayı açmakta haklı olduklarını söyleyebilme olanağı bulunmadığından, kendisini vekille temsil ettiren davalı Tapu Müdürlüğü lehine vekalet ücreti tayin edilmesinin kural olarak doğru olduğu, ne var ki, davacı, görülmekte olan başka bir davada mahkemenin verdiği yetki ve yönlendirme ile eldeki davayı açtığına göre; davayı açmakta kusuru bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.