İflas kararının kesinleşmesi üzerine anılan borçlu hakkındaki takipler ve hacizler İİK’nun 193/2. maddesi uyarınca düşmesi, ayrıca, borçlu hakkında verilen iflas kararının kesinleşmesi üzerine; konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için, tasarrufun iptali konulu davanın karar gerekçesinde belirtildiği şekilde “taşınmazın gerçek değeri ile satım değeri arasında fark bulunması” nın yeterli olmayıp, sanıkların eylem ve işlemlerinin, alacaklısını zarara sokmak kastıyla yapılmış olması gerekeceği-
Taşınmazın seramik fabrikası kurmak üzere davalılardan ... Seramik Ltd.Şti.ne tahsis edildiği ve bu şirket tarafından fabrikanın 2008 yılı Mart-Nisan aylarında üretime başlandığı, ancak işletmesel sebeplerle meydana gelen ekonomik zorluklar yaşandığı, borçları sebebiyle elektrik, su ve doğalgazın kesilmesinden sonra faaliyetine devam edemeyerek 2008 yılı K. ayında faaliyetine son verildiği, bunun sonucu olarak yıl sonuna kadar personelin iş sözleşmelerinin aynı şirket tarafından feshedildiği, işyerinin kurulu olduğu taşınmazın ... Seramik Ltd.Şti ne devredildiği, yaklaşık 3 yıl sonra bedelsiz olarak iade edildiği, bu tarihten sonra arsa olan cinsinin "seramik fabrikası" olarak değiştirildiği, taşınmazın 2010'da ... Ltd.Şti. ne satış suretiyle devredildiğini, taşınmaz üzerindeki taşınmazların da ... Ltd.Şti. tarafından işlendiğinin bildirildiği, 2008'de kapanmasından ve işçilerin iş akitlerinin sona ermesinden sonra işyerinin 1,5 yıl kadar kapalı kaldığı, işyeri kapatılmadan ve işçilerin iş akitleri feshedilmeden ya da en azından iş sözleşmesinin feshi anına kadar işyerinin davalılardan ... Ltd.Şti. ye devredildiğine dair yapılmış bir hukuk işlemine ilişkin belge veya delilin bulunmadığı, işyerinin kapatılmasından ve işçilerin iş akitlerinin feshedilmesinden uzunca bir süre sonra işyerini devralmayı düşünen bir şirket tarafından eski borçların ödenmesi veya haczedilenlerin hacizden kurtarılması, fabrikanın kurulu bulunduğu arsanın devralınması gibi işlemlerin yasanın öngördüğü koşullarda birlikte sorumluluğu gerektiren işyeri devrine ilişkin hukuki işlemler olarak nitelendirilemeyeceği, iş sözleşmesi mevcut iken davalı iki şirket arasında yapılmış bir işyeri devri söz konusu olmadığı gerekçesiyle (genel anlamda da her iki şirket arasında organik bağ bulunmadığı da gözetildiğinde) tasarrufun iptaline dair davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Borçlu ve 3.kişi şirketlerin görünürde farklı tüzel kişiliklere sahip olmalarına karşın, ünvanları, ortaklık yapıları, iş kolları ve adresleri itibariyle iç içe ve tam bir organik bağ içerisinde bulundukları anlaşılıdığından, aralarında alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik yapılan danışıklı işlemlerin ise iyiniyetli alacaklının haklarını etkilemeyeceği, mahcuzların borçlu ile 3.kişi tarafından birlikte ellerinde bulundurulduğu ve İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile davalı alacaklı yararına olduğu kabul edilmesi gerektiği-
Borçlunun kendi yaptığı tasarruflar için dava açılması mümkün olduğu gibi parasını kendi verdiği ancak muvazaalı olarak başkası adına tescil edilen mallar için de dava açılmasının mümkün olduğu, bu gibi tasarrufların nam-ı müstear olarak adlandırıldığı- Davalı borçlu şirket tarafından diğer davalı adına taşınmaz satın alınması dava edilmiş olmasına göre gerçek kişilerin hangi şartlar dahilinde bu taşınmaza sahip olabilecekleri, davalılar arasındaki organik bağlantının olup olmadığı üzerinde de durularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.