Taraflar arasında inançlı temlik sözleşmesi akdedilmiş olup; bu sözleşmenin bütünü itibariyle yorumlandığında, "devralanın, 18 ay içerisinde hisseleri üçüncü kişiye devretmesi halinde, devredenin ön alım hakkının ve yine 18 ay içerisinde devredenin aynı bedelle payları geri alma hakkının bulunduğu"; ancak sözleşmede "bu sözleşme imzalandığı tarihte yürürlüğe girecek olup, hisse devir bedelinin tamamen ve nakden ödenmesi tarihinden itibaren 18 ay süresince geçerli olacaktır." hükmü de yer aldığından, anılan hüküm uyarınca sözleşmede belirtilen bu 18 ayın sonunda artık davacının ön alım ya da geri alım hakkının bulunmayacağı- Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi halinde karar ve ilam harcına nasıl hükmedilir?
Davacılar vekili bilirkişi raporları doğrultusunda davasını ıslah edip hükme esas alınan ve davacıların davalılara yaptıkları ödemeleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istemelerinin mümkün olduğunu bildiren bilirkişi raporu uyarınca karar verilmesini talep ettiğinden davacılar vekilinin davada sebepsiz zenginleşme hukuki nedenine de dayandığı- Davalı şirket defterleri incelenmeksizin düzenlenen ve davalı vekilince itiraza uğrayan rapora itibar edilerek karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
İ. sözleşmesinde, taşınmazın mülkiyetinin inanılana (alacaklıya) geçtiği, taşınmazda inanarak satanın (borçlu) mülkiyet hakkı kalmadığı gibi, alıcının bu mülkiyet hakkı üzerinde kurulmuş olan bir rehin hakkından da söz edilemeyeceğinden; gayrimenkul rehni bakımından geçerliliği olan M.K.nun 873. maddesinin inanç sözleşmelerine dayalı temlike konu taşınmazlar bakımından uygulama yerinin olmadığı-
Davacının dava konusu taşınmazı bankadan kredi kullanabilmek için sonradan iade şartıyla davalıya devrettiğini, davalının temin ettiği kredilerin kendisi tarafından ödendiği ve taşınmazda 2004 yılından bu yana oturduğu iddia ettiği inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davasında davalı cevap dilekçesinde ve eşi olan diğer davalı ile aralarındaki boşanma davasında verdiği cevap dilekçesinde dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğu ve inançlı işlem kendisine devredildiğini ikrar ettiğinden mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacıya çekişme konusu payın tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından oluşan önalım bedelini TMK’nın 734/2. maddesi uyarınca depo etmek üzere uygun bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği-
İnançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği- Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın, yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği- Yine yazılı delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu- Somut olayda davacı tarafından bir kısım kredi bedellerinin ödendiği, bu ödemelerin delil başlangıcı niteliğinde olduğu sonucuna varılmakla, inançlı işlem iddiasının ispatı bakımından tarafların göstermiş oldukları sair delillerin de toplanıp, davacının tapu iptali ve tescil isteğinden vazgeçmiş olmasının taşınmazın bedelinden de vazgeçtiği anlamına gelmeyeceği gözetilerek inceleme ve araştırma yapılması gerektiği-
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenmesi, sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmesi gerekeceği-
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil istemine ilişkin davada, davacı iddiasını kredi sözleşmesine dayandırdığından, davacının taşınmazı temlik ettiği kişinin satış nedeniyle kredi kullanıp kullanmadığı hususunun davacıya da sorularak açıklığa kavuşturulması, inançlı işlemin belgesi niteliğinde yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olup olmadığı hususunun araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Muvazaanın, kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabileceği- Muvazaanın varlığını iddia eden taraf veya bunların ardılı (halefi) sıfatı ile hareket eden, başka bir anlatımla sözleşmenin yanlarından birine teb'an dava açan kişinin Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince bu iddiasını ispat etmek zorunda olduğu- İptal ve tescil davalarının taşınmazın kayıt maliki aleyhine açılmasının zorunlu olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.