Alacaklının açtığı iflas davası (İİK. 158 vd.) ile borçlunun kendi iflasını isteyerek açtığı iflas davasının (İİK. 178) birleştirilerek görülemeyeceği—
Bölge adliye mahkemesince ihale alıcısının ihale şartlarını bilerek ihaleye girdiği, buna göre; herkes için kesinleşmiş olan ihale şartları çerçevesinde borçlu şirketin KDV’den muaf olduğundan bahisle iade isteminin icra mahkemesinde ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle ve ilk derece mahkemesinin gerekçesi değiştirilmek suretiyle esastan ret kararı verilmiş ise de, taşınmaza ilişkin açık arttırma ilanının incelenmesinde; "KDV Kan.' nun 17/4-r maddesi gereğince KDV'den istisnadır" ibaresinin yer aldığı, dolayısıyla bu aşamada bahsi geçen şikayetin ileri sürülmesinin tabii olduğu, buna göre araştırma yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması hatalı olduğu gibi, ilk derece mahkemesinin bu hususu gözönüne almakla beraber borçlu şirketin ana iştigalinin gayrimenkul alım satımı da olduğu değerlendirmesi yaparak sonuca gittiği, oysa dosya arasında mevcut, Dairemizin ........... tarihli talep yazısı üzerine gönderilen .......... tarihli ... Ticaret Odası B. Bankası'ndan alınan kayda göre; borçlu şirketin iş konusunun; her türlü bilgisayar komünikasyon internet ve haberleşme sistemlerinin elektrikli ve elektronik büro araç ve gereçleri ile bunların yedek parçalarının... alım satımı, ithalat ve ihracatını yapmak ve amacına ulaşmak için lüzumlu gayrimenkulleri iktisap etme devretme satma kiralama inşa etme hakkına sahip olduğunun bildirildiği, buna göre taşınmaz satımının KDV'den istisna olduğu anlaşıldığından, ilk derece ve bölge adliye mahkemesinin gerekçelerinin yerinde olmadığı-
Haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacıya ait çekici ve dorsenin haczedilerek muhafaza altına alındığı, söz konusu araçların (2 buçuk ay sonra) davacıya teslim edildiği, davacının araçlarını kullanamaması nedeniyle kazanç kaybı olduğu, araçların yaklaşık 75 gün yediemin deposunda kaldığı, mahkemece bu süre zarfı nazara alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmışsa da, mahkemece, haczin konulduğu ve kaldırıldığı tarihler arasında kalan tüm günler üzerinden zarar tespiti yerine, davacının bu süreyi kapsayan günlerin tamamında çalışması mümkün olmadığından, TBK. mad. 51-52 gereğince uygun bir miktarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği-
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olması gerekeceği-
Davalı borçlunun iflas yoluyla takibe itiraz etmiş olması halinde mahkemece borçlunun itiraz ve def’ilerinin yerinde olup olmadığının tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak araştırılması gerekeceği—
Üzerinde ipotek bulunan hisseli bir taşınmazın, payı üzerinde ipotek bulunan paydaşlardan birisine ihalesinde; satış bedeline, ipotek bedelinin eklenip eklenemeyeceği-
Limit ipoteği akdine dayanılarak alacaklı banka kullandırdığı gayrınakdi kredi (teminat mektubu kullandırılması) nedeniyle doğmuş komisyon ve sigarta pirim alacağı bedelinin tahsili ve mer’i teminat mektubu bedelinin depo edilmesi amacıyla, aldığı ipoteğe istinaden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yaptığı takipte, borçlunun teminat mektuplarının süreli olup süresinde risk gerçekleşmediğinden doğmuş bir borcun bulunmadığı gerekçe yapılarak takibin iptali istemi karşısında, mahkemece bilirkişi vasıtası ile yapılan hesaplamada tesbit edilen nakdi borç için takibin yapılabileceğinin kabulü yerinde ise de, satışla ipotek sona ereceğinden bakiye satış bedeli üzerinde alacaklı bankanın rehin hakkı olduğu gözardı edilerek teminat mektubuyla ilgili depo kararı istemi yönünden takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
22. HD. 25.10.2018 T. E: 2017/16228, K: 23243-
Kesinleşen kadastroya karşı kadastro öncesi sebeplere dayanılarak ancak 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacıların daha önce açtıkları ve HUMK'nın 409/5. maddesi uyarınca "açılmamış sayılmasına" karar verilen davanın, hak düşürücü süreye bir etkisi olmadığı-
Mahkemece HMK 297/2. maddesi uyarınca açık, tereddüte mahal vermeyecek ve infaza elverişli şekilde tahsile dair hüküm kurmak gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.