Davalı şirketin 24.12.2010 tarihinde kurulup tescil edildiği, şirket sözleşmesi ile davalının 10 yıl süreyle şirketi temsile münferiden yetkili müdür olarak atandığı, şirket müdürü tarafından noterden alınan düzenleme şeklindeki vekâletname ile davalının genel yetkili ticari vekil olarak atandığı, şirket müdürünün, davalının kızı olduğunun anlaşıldığı, davalı tarafından davalı şirketin kaşesi altında yazılıp imzalanan ve müşterilerine gönderilen ve ayrıca haksız rekabet teşkil ettiği hususu kesinleşen yazıda, kurucusu ve ortağı olduğu davacı şirketten ayrılarak davalı şirketi kurduğunu ve hizmetlerine bundan sonra farklı bir şirket ismiyle devam edeceğini belirttiği; davalının, davalı şirketin hissesinin kendi adına kayıtlı olmasına rağmen öğrenci olması sebebiyle tüm işlerin babası tarafından takip edildiğini belirttiği, buna göre; davalı şirketin kaşesi altında davalı tarafından yazılan ve müşterilerine gönderilen yazının haksız rekabet teşkil ettiği ve bu hususun kesinleştiği, davalının şirket müdürü olduğu ve diğer davalının ise şirket organı gibi hareket ettiği gözetilerek anılan davalıların TMK’nın 50. maddesi gereğince, kişisel sorumluluklarının değerlendirilmesinin gerektiği, sonuç itibarıyla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Alacaklı bankanın nakdi kredi alacağının tahsiline ilişkin olarak usulüne uygun olarak başlattığı ipotekli takipte, gayrinakdi kredi bedellerinin depo edilmesinin de istenebileceği- Borçlu kendisine gönderilen hesap kat ihtarnamesine süresi içinde itiraz etmek ve borcu olmadığını bildirmekle icra hukuk mahkemesine şikayette bulunma hakkını kazanmış olduğundan, borçlunun şikayeti üzerine mahkemece icra dosyasında bulunan ipotek akit tabloları, hesap kat ihtarnamesi, hesap özeti, kredi sözleşmeleri, borçlunun hesap kat ihtarnamesine itirazı birlikte değerlendirilip gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak sureti ile İİK 68/b kapsamında alacağın ispatlanıp ispatlanmadığının değerlendirilmesi gerekirken taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınmadan yapılan eksik bilirkişi incelemesi ile sonuca gidilmesi ve gayrinakdi krediler için istenen depo talebinin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklı banka tarafından şikayetçi ipotekli taşınmaz malikleri ve dava dışı asıl borçlu şirket hakkında genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan nakdi krediler, Business kredi kartı riskinden kaynaklanan alacak ve açık olan teminat mektuplarından dolayı sorumlu olunan tutarın tahsili amacıyla limit ipoteğine dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığı, asıl borçlu ile birlikte şikayetçi ipotekli taşınmaz maliklerine gönderilen ve taraflarca itiraz edilmeyen ........ Noterliği'nin hesap kat ihtarnamesinin ilk sayfasında ödenmeyen nakdi kredi taksitlerinin ve faizlerinin, ikinci sayfasında ise Business Kart alacağı ile teminat mektuplarına ilişkin gayri nakit kredi alacağı kalemlerinin yer aldığı görülmekte olup bu durumda ipoteğin teminat altına aldığı bu alacak kalemleri yönünden şikayetçi borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapılmasında bir engelin olmadığı- Genel kredi sözleşmesinin borçlusunun ............... Tavukçuluk Gıda ve Yem San. Tic. A.Ş. olduğu, şikayetçilerin ipotekli taşınmazların maliki oldukları, borçlu şirket ile alacaklı banka arasındaki genel kredi sözleşmesi, teminat mektuplarına ilişkin gayri nakit kredi ve kredi kartı borcunun kaynağı hakkında ticari iş karinesinin olduğu, bunun aksinin ispat edilemediği, bu nedenle tüketici kredisinden de söz edilemeyeceğinden icra emri çıkartılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Kendi edimini yerine getirmeyen tarafın karşı taraftan edimini ifa etmesini isteyemeyeceği- Davalı arsa sahipleri ellerinde yükleniciye ait sadece 3 daire kaldığını beyan ettiklerine göre, birlikte ifa kuralına göre, davanın kesinleşmesi halinde bu davada hüküm altına alınan, davacı arsa sahiplerinin tüm alacaklarının depo edilerek dava konusu bağımsız bölümlerin davacı yüklenici adına tesciline karar verilmesi gerektiği- Davalı arsa sahiplerinin ihtarname cevabında "yükleniciye verilmesi gereken 9 daire 1 dükkanın tapusunun davacı yüklenicinin satış yaptığı şahıslara devredildiği, davalı arsa sahiplerinin elinde yükleniciye ait 3 daire 1 dükkanın kaldığı, inşaatta eksik ve ayıplı imalatlar bulunduğu, bu eksikliklerin tamamlanması gerektiğinin" ihtaren bildirildiği, yargılama aşamasında ise davalı arsa sahiplerince "ellerinde yükleniciye ait sadece 3 daire kaldığı" iddia edildiğine göre, mahkemece bu hususta yeterince araştırma yapılmadan eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak "davalı arsa sahiplerinin elinde 7 daire kaldığı, inşaattaki eksiklerin ve iskan masraflarının bu dairelerden karşılanması imkanı bulunduğu" gerekçesi ile hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Takipte, alacaklı banka tarafından, ihtarnamede istenen ve itirazsız kesinleşen gayri nakdi bedele yönelik depo talebinde bulunulmasında isabetsizlik olmadığı-
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takibin itirazsız kesinleşmesi üzerine, davalı vekiline duruşmada depo emri tebliğ edilmiş ise de, takip konusu borç ve fer'ilerinin ne olduğu açıkça gösterilmediği, toplam borç miktarının belirtilmesi ile yetinilerek, depo emrinin yerine getirilmemesi halinde iflasa karar verileceği meşruhatına depo emrinde yer verilmediği görüldüğünden, mahkemece, İİK. mad. 173/3 ve 158'e uygun olarak, borç ve fer'ilerini açıkça gösteren ve borcun 7 gün içinde mahkeme veznesine depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği uyarısını içeren depo emrinin borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Önalım bedeli tensip tarihi itibariyle depo ettirilmemiş, satış tarihinden yaklaşık 9 yıl sonra yatırılmasına ilişkin depo kararı verilerek satış bedelinin değerinde meydana gelen azalmanın önüne geçilmediği, davacı tarafından aradaki fark depo edildikten sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
7. HD. 25.04.2016 T. E: 10631, K: 9219-
Haksız eylem nedeni ile maddi tazminat istemi-
Keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu edilen payın değeri satış tarihi itibariyle 8.125 YTL olarak belirlenmiş ve mahkemece bu bedel hükme esas alınmış ise de muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşfin tek başına yeterli delil oluşturmayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.