Davalılar vekili, “dava konusu borcun ipoteklerle temin edildiğini ve davacı bankaca ipotekli takipler yapıldığını” ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, ipotekli takip dosyaları celbedilerek asıl borçlu olan davalı şirket yönünden İİK. nun 45 maddesi hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı hususu üzerinde tartışma ve değerlendirme yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesi için mahkemece “davanın kabulüne” dair verilen kararın bozulması gerekeceği-
Mahkemece, dava konusu taşınmazın satış vaadi tarihindeki satış bedelinden ödenmeyen kısmının dava tarihinde hangi değere ulaştığı güncelleştirme metodu ile bilirkişiye hesaplattırılarak, bu bedelin davacıya depo ettirilip birlikte ifa kuralı gereği davanın kabul edilmesinin gerekeceği, alıcının bono bedelini ödediğini ispat etmekle yükümlü olduğu-
İtirazın iptali istemiyle açılan asıl davada, asıl davanın davalısı-birleşen davanın davacısı yüklenici şirketin icra dosyalarında gönderilen 89/1 haciz ihbarnamelerine verdiği cevap da gözetilerek davaya konu asıl alacak miktarının likid nitelikte olup olmadığı, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 67/2 nci maddesi uyarınca icra inkâr tazminatı talebinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, buradan varılacak sonuca göre asıl davada davacı-birleşen davada davalı taşeron şirket lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği- İcra inkâr tazminatına ilişkin somut ve gerekçeli herhangi bir temyiz sebebi ileri sürmediği gözetildiğinde direnme kararının onanması gerektiği-
Davalı şirket adına olan tebligatların yetkilisinin ikametgâh adresine tebliğe çıkarılmasının usule uygun olmadığı- Şirket adına yetkilisinin kızına tebliğ edilerek yapılan tebligatın da usulüne uygun olarak yapılmadığı- Şirketin adresi ticaret sicil müdürlüğünden yeniden sorularak, bildirilecek adresin daha önce tebligat yapılan adresten farklı olup olmadığının denetlenmesi gerektiği-
Alacağı temlik alan alacaklının, borçlu hakkında iflas istemiyle açılmış olan dolayı, onun yerine geçerek devam ettireceği-
Davalının kendi parseli üzerine yaptığı binanın imar uygulaması sonucu davacı parseline tecavüzlü hale gelmesinde kusurlu sayılamayacağından, yapının kaim bedelinin davalıya ödemek suretiyle "elatmanın önlenmesi ve yıkım" davasının kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
Başkasının borcu nedeniyle 3. kişinin malına konulan haciz sonucu uğranılan zararın tazmini davasının, tüm haciz koyanlara değil, satışı isteyip malları sattırana yöneltilmesi gerekeceği-
Dava katılma alacağı isteğine ilişkin olup bu tür davalarda TMK'nun 239/2.maddesi uyarınca karar tarihinden geçerli olarak faize hükmedilmesi gerekeceği-
Bilirkişi incelemesi yaptırılması için gerekli olduğu belirtilerek tensip zaptının 7. bendi ile borçlu tarafça yatırılması istenen avansın, delil avansı niteliğinde olduğu, bu avansın yatırılmamasının sadece o delile dayanmaktan vazgeçme sonucunu doğuracağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.