"12 örnek iflâs ödeme emri" üzerine itiraz etmemiş olan borçlunun, iflâs davasının yargılaması sırasında verilen depo emri üzerine, olumsuz tesbit davası açarak, mahkeme veznesine depo ettiği meblağ üzerine ihtiyati tedbir koydurarak alacağın davacıya ödenmesini engelleyemeyeceği- İflâs ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun "menfi tesbit davası" açamayacağı (borcu ödedikten sonra "istirdat davası" açılabileceği)–
İİK. mad. 158/1 hükmü uyarınca, davalı hakkında verilen depo kararından sonraki ilk oturumda iflasa karar verilememiş ve başka bir oturum günü belirlenmişse, mahkemece o tarih itibariyle alacağın esası ve eklentileri hesaplattırılıp, tespit edilecek miktar üzerinden yeni depo emri kararı verilerek, depo emrinin tefhim ya da tebliğ edilmesi, verilecek süre içerisinde ödeme yapılmaması halinde davalının ilk oturumda iflasına karar verilmesi gerekeceği, son duruma göre depo emri çıkartılmadan hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Tacir sayılan limited şirketlerinin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, ticareti terk etmeleri halinde, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi cezalandırılmalarına engel bulunmadığı-
İİK. mad. 97/a.’daki mülkiyet karinesinin borçlu (dolayısıyla alacaklı) yararına olmasına rağmen, icra müdürlüğünün sehven İİK. mad 99’ uygulaması halinde, ispat yükünün yer değiştirmeyeceği- İspat yükü altındaki üçüncü kişi vergi levhası, ticari kayıtlar gibi delillerin yanı sıra faturalara da dayansa da, somut olayın özellikleri dikkate alındığında, sunulan delillerin ispat yükü açısından değerlendirilmesinden önce üçüncü kişi şirketin, alacaklıdan mal kaçırmak için muvazaalı olarak kurulup kurulmadığı yönünde yeterli incelemelerin yapılması gerekeceği- Muvazaanın ve iş yeri devrinin bulunmadığı (iş yeri devri varsa İİK’nun 44. maddesindeki gereklerin yerine getirilmediği) sonucuna varılırsa, bu kez faturalar kapsamında kalan mahcuzlar yönünden istihkak iddiasının kabulü diğerleri açısından reddi gerekeceği-
İtirazın kaldırılması ve iflas davalarının öncelikle davacının alacaklı, davalının ise borçlu olduğuna ilişkin bir maddi hukuk yargılamasını, sonrasında şartların mevcudiyeti halinde borçlu-davalının iflasına karar verilmesini gerektiren davalardan olduğu- İflas kararını ancak davalının muamele merkezi mahkemesinin verebileceği (İİK.m.154)- Bu kuralın, iflas kararı verilmesi konusundaki devlet egemenliği ilkesi açısından hüküm ifade ettiği-
Tarafların müştereken malik bulundukları taşınmazda ahşap yığma bina şeklinde yapılan iki bölmeli depoyu diğer hissedarların rızası ile davacının 2005 yılına kadar işyeri olarak kullandığı, yapının 2005 yılından 2010 yılına kadar boş kaldığı, taşınmazın kullanılabilmesi için 2010 yılında diğer maliklerin rızası alınmadan şikâyet edilen hissedarlardan ikisi tarafından çatı sökülmek suretiyle tadilata başlanması ve taşınmaza bitişik hazine arazisine kazıkların çakılması üzerine Kaymakamlık kararı ile müdahele edilen hazineye ait taşınmaza tecavüzünün men'ine, taşınmazda üstün hak iddiasında bulunan tarafların görevli mahkemeye müracaat haklarının olduğuna karar verildiği, davalının idari tahkikat sırasında dava konusu taşınmazda emlak bürosu açmak için tadilata başladığına ilişkin beyanda bulunduğu, izinsiz yapılan tadilat nedeniyle yapı tatil tutanağı düzenlendiği anlaşılmakla, söz konusu kararlar ile tüm dosya kapsamından davalının müşterek mülkiyete konu taşınmazda emlak bürosu açmak için diğer maliklerin rızasını almadan tadilat işlemlerine başladığı ve taşınmazın mevcut çatısını yıktığı, yıkılan çatı nedeniyle davacının babasının payından dolayı miras hissesi oranında zarara uğradığı sabit olduğundan, davacının taşınmaza verilen zararının ve diğer zararlarının kapsamı belirlenerek hüküm altına alınması gerektiği-
8. HD. 05.02.2019 T. E: 2018/2697, K: 996-
E.tmanın önlenmesi ve ecrimisil-
Kiralananda kalan mahkeme aracılığı ile tespiti yaptırılan depo tabir edilen yerdeki eşyaların mümkünse aynen iadesi, zayi olmuş ise dava tarihindeki bedellerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eşya bedelinin tahsili istenmiş olup, kiraya verenin taahhüt tarihine göre kiracıyı tahliye ettirmesi gerekirken taahhüde uyulmayarak doğrudan kiralanandaki eşyaların depoya kaldırılmış olmasının usulsüz olduğu-
Türk Medeni Kanununun 6. maddesi hükmü uyarınca, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.