Takip alacaklısına karşı açılan davada, açıkça sıra cetvelinin iptali davası açtıkları hususu vurgulandığından ve maaş haczine ilişkin işlemler sıra cetveli hükmünde olduğundan, dava dilekçesinde ileri sürülen maddi olgulara göre açılan davanın muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davası olduğu ve takip borçlusunun davada yer almasına gerek olmadığı- "Maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunların sıraya konulacağı, sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe diğerine geçilemeyeceği, maaş hacizleri ile ilgili yapılan bu sıralamanın sıra cetveli niteliğinde olmadığından davanın da sıra cetveline itiraz davası olarak nitelendirilemeyeceği, davanın TBK. 19 muvazaa nedenine dayalı iptal davası olduğu ve öncelikle taraf teşkilinin sağlanarak genel hükümlere ve ispat kurallarına göre yargılama yapılması gerektiği yönünde görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacı şirketin alacağının doğum tarihinin, davalının alacağının doğum tarihinden önce olduğunun tespit edilmiş olmasına göre, davacının davalıya karşı muvazaa iddiasında bulunabileceğinin kabulü gerekeceği-
Borçlunun takibe itirazı giderilmeden alacaklının icra takip işlemi yapması mümkün olmadığı; bu nedenle borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmediği sürece hak düşürücü süreler ve zamanaşımı sürelerinin işlemeyeceği- TBK.' nun 154. maddesine göre, alacaklının icra takibine geçmesi ile zamanaşımının kesileceği ve zamanaşımının kesilmesi tarihinden itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı ve TBK. 156 uyarınca da icra takibi ile kesilen zamanaşımının takibe ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı-
İpotekle temin edilmiş alacak için ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği, bankanın alacağın tahsili için öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapması gerektiği-
4. HD. 13.04.2023 T. E: 2021/27155, K: 5378
Borçlunun, borcuna mahsuben mallarını alacaklıya vermesinin (satmasının) -İİK. 279/I-2 uyarınca "mutad ödeme vasıtası" olarak kabul edilemeyeceği ve bu nedenle iptale konu olacağı–
Konkordatoya onay veren alacaklının İİK.'nun 295. maddesinin öngördüğü kurallara uymadığı takdirde, kefil ve ortak borçlulara ancak konkordato koşulları içinde başvurabileceği- Konkordatonun onanmasına ilişkin kararın takibin iptalini gerektirmeyip, haczin ortadan kalkması sonucunu doğurduğu-
Davacı A.Ö.’ nün borçtan şahsen sorumlu olmadığı, ancak banka ile sözleşme yapan asıl borçlu dava dışı şirket lehine ipotek verdiği anlaşılmaktadır. TMK.’ nun 887. maddesi “asıl borçlu ile beraber borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine bildirim yapılmadıkça ipotek borçluları yönünden borcun muaccel duruma gelmeyeceği” öngörülmüştür. Bu durumda davacı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla girişilen icra takibinde çıkarılan ödeme emrinin davacıya karşı geçerli olabilmesi için kendisine icra takibinden önce ödeme emrinin tebliği zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda ipotek borçlusu davacıya muacceliyet ihbarı gönderilmediğinden, aleyhine icra takibine başlanamayacağı gözden kaçırılarak, yazılı gerekçe ile işin esası hakkında karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
4. HD. 22.06.2023 T. E: 5216, K: 8361
Şikayete konu icra dosyasında örnek 4-5 icra emri ile istenilmesi gereken bir işin yapılması (muhdesatın kali) ve vekalet ücreti, yargılama giderlerine ilişkin taleplerin (2) nolu icra emri ile istenilmesinin yerinde olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.