Dava; “zorunlu trafik sigortası gereğince zarar görene ödeme yapan sigortalının, kendi sigortalısına, rizikonun alkollü araç kullanılması nedeniyle sigorta tazminatı dışında kaldığı” gerekçesiyle açtığı itirazın iptali davasıdır. Mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, “olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığı”nın saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin tespiti halinde, “oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağı” ilkesi benimsenmelidir. Olay alkol alınması sebebiyle, aracın güvenli sürme yeteneğinin kaybedilmesi sonucu meydana gelmiş ise, sigortacının sigortalısına rucü hakkı olacağı-
Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemi-
İcra takibinden sonra olumsuz tespit davası açmış olan borçlunun «teminat» olarak gösterdiği teminat mektubu, «vezneye girmiş para» olarak kabul edilemeyeceğinden, alacaklının teminat mektubunun paraya çevrilmesini isteyebileceği–
Trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine-
Sağlık sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemi- Ödeme emrinin davalı borçlu sigorta şirketine tebliğ edildiği, davalı sigorta şirketinin borca itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğu bundan sonra zaman aşımını kesen işlem yapılmadığı 6762 s. TTK'nun 1268. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra itirazın iptali davası açıldığı gözetilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Tazminat davası-
Hak sahibi eşin, aile konutuyla ilgili iradi tasarruflarının TMK'nun 194. maddesi gereği diğer eşin açık rızasına bağlı olup, cebri ihalenin ise bu hükmün dışında olduğu-
Davalı devralan, 3.kişi konumunda olup İİK'nın 283/2.maddesi gereğince devrolunan taşınmazın değeri nispetinde tüm mal varlıkları ile tazminattan sorumlu olup başka bir ifadeyle takip konusu alacak miktarından sorumlu olmadığından, ihtiyati haciz karar tarihi itibariyle, henüz taşınmazın devir tarihindeki rayiç değeri belirlenmediğinden, mahkemece İİK'nın 281/2. maddesi gereğince verilen ihtiyati haciz kararının dava değeri üzerinden yatırılan teminata kaydırılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı- Kaldı ki tarafların yargılama süresi içerisinde taşınmazın devir tarihindeki değer tespitine göre teminata ve ihtiyati hacze yönelik talepte bulunabilecekleri-
Senedin hangi ilişki kapsamında verildiğinin senet üzerinde yer almadığı ve ilgili bankacılık sözleşmeleri ve belgeler incelendiğinde takibe dayanak olan bononun teminat olarak verildiğine yönelik bir bilginin bulunmadığı ve alacaklı tarafından da teminat senedi iddialarının kabul edilmediği, teminat senedi olduğunun ispat edilmediği ve bono da kefil sıfatı ile atılan her imzanın aval hükmünde olduğu yine aval sıfatı ile atılan imzalar yönünden eş rızasının alınmasının gerekli olmadığı- Kredi sözleşmesinde takibe dayanak bonoya herhangi bir atıf olmadığı görülmekle davanın reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğu-
«Muvazaa yoluyla şirket kurulup kurulmadığı»na ilişkin uyuşmazlığın icra mahkemesinde (tetkik merciinde) çözümlenemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.