Şuf’a davasında davacının «satış bedelinde muvazaa olduğu» iddiasını ileri sürmesinin kötüniyetli davranış olarak değerlendirilemeyeceği, “bu muvazaa iddiası nedeniyle davanın uzadığını, bu nedenle şuf’a bedelini geç aldığını, bu gecikmeden doğan zararın tazmini” iste-miyle alacak davası açan şuf’a davası davalısının bu isteminin kabul edilemeyeceği-
Davacı ile davalı şirket arasında işçi-işveren ilişkisi bulunması ve dava konusu bononun işe giriş sırasında teminat olarak verildiği saptandığından, uyuşmazlığın çözümünde iş hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiği ve yargılama görevinin iş mahkemesinin görev alanına girdiği-
Somut olayda, hükmüne uyulan önceki bozma kararında açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda ve "inançlı işlem" hukuki nitelendirmesi çerçevesinde inceleme yapılarak, inançlı işlemin belgesi niteliğinde yazılı delil ya da delil başlangıcı bulunup bulunmadığının araştırılması, delil başlangıcı bulunması halinde iddianın her türlü delille kanıtlanması mümkün hale geleceğinden taraf tanıklarının usulünce dinlenmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davalının, ödeme savunmasında bulunmakla, bu savını yazılı delille ispatlaması gerekeceği- Her ne kadar dosyaya bir tahsilât makbuzu sunmuş ve bir kısım ödemelerin çekle yapıldığını bildirmişsede, tahsilât makbuzunu imzalayan kişinin davacı adına tahsilât yapıp yapamamaya yetkisi olup olmadığının araştırılması gerektiği gibi, çekle ödemenin de kim tarafından, kime yapıldığının bankadan araştırılması gerekeceği, bütün bu araştırmalar yapılmadan, oluşturulan kararın eksik soruşturma nedeni ile bozulması gerekeceği-
Tazminat davası-
Mahkemece bozma ilâmına uyulduğu halde sadece inançlı işlem yönünden değerlendirme yapılıp hile iddiası yönünden bir değerlendirme yapılmamasının hatalı olduğu ve hal böyle olunca, hile iddiası üzerinde de durularak araştırma ve değerlendirme yapılması ve bu konuda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Davacının, vergide kayıtlı bulunduğu dönemde, sürenin 1479 s. Kanun kapsamında bağkur sigortalılığının tespiti istemine ilişkin dava-
Menfi tespit davası-
İcra dairesince yapılan “kanuna aykırı” ve “hadiseye uygun bulunmayan” işlemlere karşı şikayeti inceleme görevinin icra mahkemesine ait olduğu–
Alacaklının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlattığı takipte, borçlu, taşınmazın asıl borçlunun borcuna karşılık ipotek eden malik olarak üçüncü kişi konumunda olup, icra dosyasında yapılan ihale sonucu, taşınmazın borç bedelini tam karşılamadığı anlaşılmakla İİK.'nin 152. maddesi gereğince rehin açığı belgesinin asıl ipotek borçlusu adına düzenlenmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.