İİK'nun 12. maddesi icra dairesinin icra takibine konu yapılmış olan para alacağına mahsuben ödenen paraları kabul etmeye mecbur olduğu; borçlunun icra dairesine ödenen miktar kadar borcundan kurtulacağı, TBK.'nun 100. maddesi ise takipten sonra yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faize ve masraflara mahsup edileceği hükümlerine göre bilirkişi incelemesi yapılabileceği-
Kefilin sorumluluğunun kira sözleşmesinde belirlenen süre ile sınırlı olacağı ve sorumluluğun uzayan sürede devam edeceğine ilişkin sözleşme hükmünün geçerli olmayacağı-
Sözleşme kurulduğu anda garanti edenin neyi garanti ettiğini bilmesi ya da bunu belirlemeye elverişli bilgilerin sözleşmede yer alması gerektiği- Davacının dava dilekçesinde kabul ettiği kredi kartı limit miktarın tutarı ve kendi temerrüdünden sorumlu olup kalan miktar yönünden sorumluluğu olmadığı-
Borçlunun hakkında yapılan takipte pasif takip ehliyeti bulunmadığı yönündeki başvurusu şikayet niteliğinde olup, genel haciz yoluyla takipte borçlunun, icra dairesinde borca itiraz etmiş olmasının, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurarak, takip ehliyeti yokluğu nedeniyle takibin iptalini istemesine engel teşkil etmeyeceği, yani, borçlunun özetlenen talepte bulunmasında hukuki yararının olduğu- Borçlu tarafından ileri sürülen kefaletin şekil şartlarına ilişkin hususun açılacak olan itirazın iptali davasında değerlendirileceği- Mahkemece, takibe dayanak borca esas kredi sözleşmesinin niteliği incelenerek, tüketici kredisi olup olmadığı tespit edildikten sonra, şayet tüketici kredisi olması halinde, TBK'nun 585. maddesinde ön görülen koşulların bulunup bulunmadığı re’sen değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının davaya konu kredi kartının kefili konumunda olduğu, sözleşmenin incelenmesinden davacının sözleşmede sorumlu olacağı azami miktarın belirtilmemiş olduğunun anlaşıldığı, 818 sayılı B.K.'nın 484 ( 6098 sayılı T.B.K.'nın 583-1. md.) uyarınca kefalet limitinin belirtilmemesi sebebiyle kefalet sözleşmesi geçersiz olduğundan mahkemece davanın bu nedenle reddi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirir ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı kanununun geçici 2. maddesi yollanmasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 5236 sayılı kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği-
Kefilin ipotek vermesi ve ipoteğin de kefaletin teminatı olarak düzenlenmesi durumunda kefiller hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği–
«Kefaletin hukuken geçersizliği» konusunda açılan davanın sonucunun, icra mahkemesinde görülen sıra cetveline yönelik şikayette «bekletici mesele» yapılması gerekeceği—
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe kefil tarafından yapılan itirazın kaldırılması ve kiracının kiralanandan tahliyesi istemlerine-
Takip talebinde davacı banka İİK’nun 138/3 maddesine aykırı olarak %10 avukatlık ücreti talep etmiştir. İİK.’nun 138/3 maddesine göre, vekil vasıtası ile yapılan takiplerde vekâlet ücretinin alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın icra müdürü tarafından Avukatlık Ücret Tarifesine göre hesaplanması gerektiğinden, mahkemece “%40 oranında vekâlet ücretinin tahsiline” imkân verecek şekilde “itirazın iptaline” karar verilmiş olmasının doğru olmayacağı-
Davalı bankanın öncelikle kefalet nedeniyle borçlusu olan dava dışı şirket hakkında takip yaparak, borçlu şirketin adi ortaklıktaki tasfiye payını haciz etmesi ve adi ortaklığın tasfiyesini sağlayarak alacağını alması gerekirken, dava dışı şirketler Ortak Girişim hesabındaki davacıya temlik edilen davalı bankadaki paranın, ortak girişim ortağı olan dava dışı şirketin kefaleti sebebiyle alacağına mahsup etmesinin yasaya uygun olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.