11. HD. 25.02.2010 T. E: 2008/11547, K: 2169-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, anılan hükmün icra takibine etkisi olmadığı- İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
Esnaf faaliyetlerini yürüten kişinin, 6098 sayılı TBK’nun 40. vd. maddeleri uyarınca, kendisine temsilci tayini mümkün ise de temsilcinin, kambiyo taahhüdünde bulunmasının aynı kanunun 504/3. maddesi uyarınca, vekâlette, özel olarak yetkili kılınmasına bağlı olduğu-
Mahkemece, İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekeceği, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs.nin araştırılması gerekeceği, keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceğinin, ayrıca ticari işletmenin veya işyerindeki ticari emtianın tamamının ve mühim bir kısmının devri halinde de tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastının irdelenmesi gerekeceği, öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin de takdir olunması gerekeceği- 
Talebin, genel kredi sözleşmesine dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkin olduğu, ihtiyati haciz talebine konu kredinin ticari kredi olduğu, mahkemece kredinin ticari kredi olduğu nazara alınarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, talep hakkında yanılgılı değerlendirme ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Sıra cetveline yönelik itiraz ve şikayetin, sırasına itiraz edilen alacaklı yerine borçlu hasım gösterilerek, karara bağlanamayacağı-
Davanın, icra takibine konu bonodan kaynaklanan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu- Davacıların bononun bedelsiz ve teminat olarak verildiğini yazılı delillerle ispatlaması gerektiği-. Bu nedenle mahkemece davalı alacaklı tarafından kabul edilen 30.000,00 TL ödeme dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-Ancak davacılar tarafından yapılan 30.000,00 TL’lik ödemenin takipten önce olması nedeniyle İİK 72/5 maddesi hükmü uyarınca ödeme yapılan 30.000,00 TL üzerinden davacılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Dosyada mevcut, örnek icra takip dosyasındaki takip talepnamesinin incelenmesinden talepte tahliye isteğinin yer almadığı görüldüğünden tahliye talebi olmayan takibe dayalı olarak, icra müdürlüğünce borçluya 13 örnek ödeme emrinin gönderilemeyeceği ve gönderilmiş olsa bile alacaklı, böyle bir ödeme emrine dayanarak İcra Mahkemesinden taşınmazın tahliyesini isteyemeyeceğinden mahkemece, tahliye talebi bulunmayan takip talepnamesine dayalı olarak açılan tahliye davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Bankadan "müşterek borçlu ve müteselsil kefil" sıfatıyla, borçlu ile birlikte kredi alan üçüncü kişinin, borçlunun mal kaçırma kasdını biliyor farzedileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.