İtirazın iptali davası-
Borçlar Kanununun 18. maddesine dayalı olarak açılan "muvazaa davası"nın, ıslah yoluyla, İİK. mad. 277 vd. göre "iptal davası"na dönüştürülebileceği–
İnançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin davada, davacı tanığı olarak dinlenilen dava konusu taşınmazın yer aldığı apartmanda kapıcı olarak görev yapan kişinin dava konusu taşınmazın tüm masraflarının ve aidatlarının davacı tarafından ödendiği, davalıları tanımadığı gibi ev sahibi olarak ödemeleri kendilerinin yapacağını da bildirmedikleri ve taşınmaz konusunda muhatabının halen davacı olduğu yönündeki beyanları, varlığı ispatlanan inançlı işlemin tarafı olan davalının bankadan çekmiş olduğu kredide davalının kardeşinin davalı lehine kefil olduğu gözetildiğinde, son kayıt malikinin durumu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu-
3. HD. 08.11.2018 T. E: 2017/4059, K: 11295-
Kural olarak, alacağı rehinle temin edilen bir kimsenin “rehni veren” hakkında doğrudan doğruya genel haciz yolu ile takibe geçemeyeceği ve rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tâbi şahıslardan olsa bile, alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, bu düzenleme asıl borçlu içn getirilmiş olup, kefiller hakkında uygulanmayacağı-
İtirazın iptali davalarında, davadan sonra yapılan ödemelerin infazı sırasında nazara alınacağı-
Alacaklı banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanmış bulunan genel kredi sözleşmesine, diğer borçlular da müteselsil kefil olmuş ve sözleşme çerçevesinde tahakkuk eden alacak tutarları için borçlulara hesap kat ihtarı gönderilmiş olup, hesabın kat edilmesinin, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterli olduğu, ayrıca ihtarın tebliği şartının aranmayacağı- Asıl borçluya gönderilen ihtarın, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, TBK. mad. 586. uyarınca, müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsur olduğundan, mahkemece, kat ihtarının alacağı muaccel hale getirdiği ve ayrıca ihtarın tebliğinin gerekmediği, TBK'nın 586. maddesine göre de borçluya gönderilen kat ihtarnamesinin sonuçsuz kalması halinde müteselsil kefiller hakkında da ihtiyati haciz talep edilebileceği ve İİK'nın 257. madde koşullarının oluştuğu nazara alınarak borçlu kefil şirket yönünden de ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasının, takip talebine itiraz edilen alacaklı tarafından itirazın tebliğ tarihinden bir sene içerisinde açılması gerekir. Bu sürenin hesaplanmasında; İİK. nun 19. maddesi hükmü dikkate alınmalıdır. İİK. nun 67. maddesinde gösterilmiş olan bu süre, hak düşürücü süredir. Somut olayda, “davalı borçlunun itirazının ve takibin durmasına” ilişkin kararın davacı alacaklıya 18.11.2009 tarihinde tebliğ edildiği çekişmesizdir. Borçlu hakkında itirazın iptali davasının açılma tarihi 14.12.2010’ dur. Bu durumda itirazın iptali davasının dava şartlarından olan ve hak düşürücü süre niteliğinde bulunan re’sen dikkate alınması gereken bir yıllık sürede davanın açılmamış olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, işin esasına girilip hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektireceği-
Taraflar arasındaki icra inkar davası-
Hakkında yapılan takip kesinleşmeden (kendisine icra emri tebliğ edilmeden) önce icra kefilinin muvafakatı geçerli olmayacağından, bu muvafakat üzerine yapılan maaş haczinin de sonuç doğurmayacağı (icra kefilinin, icra emri tebliğinden ve sürelerden feragat etmiş olsa bile, takip kesinleşmeden kefilin maaşına haciz konulamayacağı)-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.