Aleyhine geçit tesisi istenen taşınmazın malikinin kamu tüzel kişisi olmasına rağmen taşınmaz özel mülkiyete konu bir yer ise geçit tesisine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun, haczedilen taşınmazının; hâline uygun mesken olduğundan haczedilemeyeceğini ileri sürerek haczin kaldırılmasını icra mahkemesinden şikâyet yolu ile talep ettiği, alacaklının da icra mahkemesinde duruşma sırasında şikâyetin reddini talep ederek şikâyete karşı koyduğu, hacze konu taşınmazın hâle uygun mesken değerinden daha fazla değerde olduğu yapılan keşifle tespit edildiğinden, şikâyetin kısmen kabulüne kabul verilmesi sonucunda alacaklının kısmen haksız çıktığı; şikâyet sonunda hükmedilecek vekâlet ücretinin de yargılama giderlerine dahil olup, şikâyet yoluna başvuran kişinin kendisini vekille temsil ettirdiği, şikâyetin kısmen kabulü nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin madde 11/3'e göre; borçlu yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, öte yandan; HMK'nın 326. maddesi uyarınca, diğer yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranlarına göre paylaştırılmasının zorunlu olduğu, hâl böyle olunca; bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için karar tarihine yakın yeni bir geçit bedeli değer tespiti yapılması gerekeceği-
Dinlenen tanıkların yeniden dinlenmek suretiyle; davacının dava dilekçesinde bahsettiği olayların açıklığa kavuşturulması, gerekirse konularına göre dinlenecek uzman kişilerin bilgilerine başvurulması, kendilerinden rapor alınması durumun hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK.nun 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi gerekeceği-
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmesi gerektiği, zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alacağı, bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık konusu ev, 01.01.2002 tarihinden önce edinildiğinden, davacının katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için, taşınmazın edinilmesinde maddi katkı sağlamasının zorunlu olduğu-
Başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM'nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olması gerekeceği-
Dava konusu taşınmazlar taraflar arasında 743 sayılı TKM'nun 170. maddesi uyarınca mal ayrılığının geçerli bulunduğu dönemde edinilmiş olup, kural olarak, 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekeceği- Evlilik birliğinin devamında ve taşınmazların satın alındığı dönemde davacı kocanın Ankara Üniversitesi Hastanesi'nde bulaşıkçı olarak çalışmakta olduğu, davalı kadının ise ev hanımı olmakla birlikte düzenli olarak evlere temizlik vb işlere gittiği saptanmakla, davacının taşınmazların edinilmesinde katkısının kabulünün gerekeceği-
TMK'nın 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmesi gerekeceği, zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan aldığı, bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmesi gerekeceği- Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibinin dikkatten kaçırılmaması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.