İflasın kapanması taleplerinin, ihtisas mahkemelerinin görevleri arasında yer aldığı- Talep tarihinde ihtisas mahkemeleri yürürlükte olduğu anlaşılmakla ve iflas kararının daha önceden başka bir mahkemece verilmiş olması, iflasın kapanmasında ihtisas mahkemeleri dışında bir başka mahkemenin görevli olacağı anlamı taşımayacağından, mahkemece, görev ile ilgili dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddine karar verilmiş olmasında bir yanlışlık görülmediği-
"Davacı vekiline taleplerini belirlenebilir miktarlara çıkarması ve gerekli harcı yatırması için yeniden bir haftalık kesin süre verilesi ve ara kararın gereğinin yerine getirilmemesi hâlinde davanın usulden reddedileceğinin ihtar edilmesine" dair mahkemece verilen ara kararlar üzerine davacı vekilince sunulan dilekçenin esasen "ara karar gereğinin yerine getirilmesi" mahiyetinde olduğu ve "talep artırım dilekçesi" olarak kabul edilemeyeceği- Davacı dava dilekçesinde açıkça belirtmek sureti ile belirsiz alacak davası açmış olup alacaklarının miktarını da daha sonraki dilekçesi ile arttırdığından, sonraki dilekçenin alacakların yapılan tahkikat sonucu belirli hâle gelmesi üzerine verilen "ilk talep artırım dilekçesi" olduğu ve bu dilekçeye değer verilerek alacakların hüküm altına alınması gerektiği-
Paranın alım gücündeki değişiklikler ile taşınır ve taşınmaz değerlerinde oluşan büyük artışlar, 7343 sayılı Kanun ile mahcuz ya da merhun malların cebri satışında başlıca yöntem olan açık artırmanın elektronik ortama taşınması ile beraber muhammen değerin üzerinde sonuçlanan satışların artmış olması da dikkate alınarak, Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşünün benimsendiği, asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olmasının her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamayacağı-
7. HD. 05.04.2016 T. E: 6561, K: 7812-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin ileriye etkili feshi ve tasfiyesi istemi- Eldeki davada ileriye etkili fesih sonucu yapılacak tasfiye işlemlerinin, yükleniciden dava konusu bağımsız bölümleri satın alan üçüncü kişilerin, arsa maliki ile yükleniciler aleyhine açtığı tescil davasını etkileyecek nitelikte olduğu- Eksik ve ayıplı iş bedeli depo ettirilmiş ise bu bedelin eldeki dosyada belirlenecek eksik ve ayıplı iş bedelini karşılayıp karşılamadığının incelenip eksik kalan kısım varsa yükleniciye depo ettirilerek; diğer dosyalar karara bağlanmamış ise bu dosya ile birleştirilmesinin sağlanması, eldeki dosyada ileriye etkili fesih sonucu yapılması gereken tasfiyeye bağlı olarak eksik ve ayıplı işler bedelinin belirlenip yükleniciye ve/veya yükleniciden taşınmaz satın alan 3.kişilere depo ettirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca işin eksik ve geç teslim edildiği iddiasına dayalı olarak açılan tespit ve kal, olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkin davada, meydana getirilen eserdeki herhangi bir bağımsız bölümün yükleniciye ait olmaması, yüklenicinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından, somut olayda husumetin yükleniciye yöneltilmesinde usule aykırılık olmadığı gibi, bu hususun esasen bir zorunluluk olduğu-
Boşanma davasında lehine hükmedilen ve tahsil edemediğini iddia ettiği nafaka, maddi ve manevi tazminat vs. hakları yönünden eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ve bu nedenle davacının dava ve taraf ehliyetine sahip olduğu- Yerel mahkemenin, davacının muvazaa hukuksal nedenine dayalı senet iptali talebini gözardı ederek yazılı şekilde karar vermesinin isabetli olmadığı-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeUyuşmazlık, davacının toplu iş sözleşmeleri gereği ödenmeyen alacağı bulunup bulunmadığı istemine ilişkindir...
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 30.01.2018 tarihinde işe iade istemiyle açılan davada, Bölge Adliye Mahkemesince 05.11.2019 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine kesin olmak üzere karar verilmesinden sonra davacı vekilinin 20.03.2020 tarihli dilekçesi ile yargılamanın iadesini talep ettiği dikkate alındığında; yargılamanın iadesi isteminin ilk derece mahkemesince mi yoksa Bölge Adliye Mahkemesince mi değerlendirilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın davacının haline münasip mesken niteliğinde olduğu kanaatine varıldığından, meskeniyet şikayetinin kabulü ile hacizlerin kaldırıldığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.