Davalının ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 günlük süresi içinde asıl alacak bedelini ödemiş olduğunda uyuşmazlık bulunmadığına göre, artık davacının bu bedeli dava konusu yapmasında hukuki yararının bulunmadığı-
Davanın türünün başlangıçta var olan hukuki yararı ortadan kaldırmayacağı, koşulları oluşmadığı halde belirsiz alacak davası olarak açılan bir dava, usul ekonomisi ilkesi gözetilerek hukuki yarar, yani dava şartı yokluğu nedeni ile hemen usulden reddedilmeyeceği- Alacağın belirli olduğu hallerde kısmi dava açılmasına cevaz vermeyen 6100 sayılı HMK'nun 109'uncu maddesinin ikinci fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte artık belirli olan alacaklar için de kısmi dava açılması mümkün olacağı-
Derneğin bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 33. maddesinin yollaması ile Türk Medeni Kanunu'nun 50. maddesi hükmüne göre tüzel kişinin iradesi organları aracılığı ile açıklanacağı ve organların hukuki işlemleri ve diğer tüm eylemleri ile tüzel kişiyi borç altına sokacakları-
Orman niteliği ile hazine adına kayıtlı taşınmazla ilgili kadastro tespitine itiraz davasında orman idaresi ve hazinenin zorunlu dava arkadaşı olduğu-
11. HD. 22.09.2016 T. E: 2015/15638, K: 7434-
Şikayete konu edilen menkullerin ipotek kapsamında mı yoksa finansal sözleşme kapsamında mı kalıp kalmadığına ilişkin olduğundan, buna dair şikayeti inceleme yetkisinin asıl takibin yapıldığı yerin bağlı olduğu icra mahkemelerine ait olduğu-
Asıl-alt işveren ilişkisinde ilişkinin muvazaalı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde; "biri asıl diğer hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığının, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıklarının, alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin, yardımcı işlerinden olup olmadığının, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığının, alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığının, alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığının, istihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığının, alt işverene verilen işte, asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerektiği- Davaya dahil edilen şirket dava dışı Telekomünikasyon şirketi tarafından kurulmuş bir şirket olup bu şirketleşme ile Telekomünikasyon şirketi kendi faaliyet alanı içindeki asıl işi olan çağrı merkezi hizmetleri yanında müşterilerinin satış ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmalarına yönelik veri üretmek için kurulmuş olduğu ve bu özelliği ile diğer işverenlere de bu hizmeti sunmakta olduğu- Diğer davalının ise dava dışı Telekomünikasyon şirketinin iştiraki olduğu ve sonuçta aynı iştiraklar arasında bir hizmet alımı bulunduğu- Yargılamaya konu olayda davalı ile dahili davalı arasında zorunlu bir dava arkadaşlığından söz edilemeyeceği, aksinin kabulü durumunda, davanın alt işverene değil de muvazaa iddiasıyla yalnızca asıl işverene karşı açılması halinde işe iade davalarında dava şartı olan 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra davacının davasını alt işverene teşmil etmek suretiyle davaya dahil ettirerek yargılamaya devam edileceği gibi sonuç çıkacağı davacının muvazaa iddiasıyla asıl işveren aleyhine dava açtığı yargılamaya bu iddia üzerinden devam olunarak sonuçlandırılması gerekirken alt işveren olarak görünen şirketin davaya dahil edilerek karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı ile dahili davalı arasında muvazaaya dayanmayan hizmet alım sözleşmesinin bulunduğu, asıl işverenin işe iadeyle yükümlülüğü bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115. maddesi gereği dava şartlarından olduğundan yargılamanın her aşamasında re'sen dikkate alınması gerekeceği- Dava açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, TBK.19. (BK.18) maddesinden kaynaklanmakta olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gözetilmeksizin aile mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığın esastan incelenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
4. HD. 19.06.2023 T. E: 2022/3569, K: 8107
Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.