Haksız fiil sonucu zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesinin gerekli olduğu ve söz konusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerektiği- Avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Uyuşmazlık, çifte sigorta hükümlerine dayalı olarak dava dışı sigortalıya yapılan hasar ödemesinin rücuen davalıdan tahsili istemine ilişkindir...
Mahkemece banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle konusunda uzman bankacı bilirkişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınarak her üç sözleşmenin birbiri ile bağlantılı olup olmadığı da tespit edilip, sözleşmelerden kaynaklı olarak kefil sıfatıyla davalıların takip tarihi itibari ile borçlu olup olmadıklarının varsa miktarının denetime elverişli raporla tespit edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığı-
İflasın açılmasının, borçlu aleyhine haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durduracağı, kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceği-
Alacaklı tarafından borçlu ...... Isimli Gemi Donatanı ............... S.A.'ya izafeten .............. Gemi Acenteliği ve Taşımacılık Ltd. Şti. aleyhinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takip (ör 8) başlatıldığı, burada borçlunun sadece Gemi Donatanı ................. Sa olduğu, acente ............ Gemi Acenteliği ve Taşımacılık Ltd. Şti.'nin borçtan herhangi bir sorumluluğunun olmadığı, sadece TTK'nın 105. maddesi gereğince donatanı takip ve davada aracılık yaptığı işler ile sınırlı olarak temsil ettiği, takip dosyasında bulunan ............. tarihli vekaletnamede de vekil edenin ............. Gemi Acenteliği ve Taşımacılık Ltd. Şti. olduğu, asıl borçlu ................ SA tarafından verilmiş bir vekaletnamenin olmadığı gibi, icra müdürlüğünün borçlu ya da vekili aleyhine herhangi bir işlem yapmadığı, icra müdürlüğü kararının tespit niteliğinde olduğu, bu nedenle şikayetçinin tespit niteliğinde olan karara karşı şikayet yoluna başvurmasında hukuki yararının olmadığı-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 286 ve devamı maddelerinde düzenlenen koca tarafından çocuğun annesi aleyhine açılan soybağının reddine-
Davanın tapu kaydında isim düzeltilmesi niteliğinde bulunduğundan ve bu tür davalarda mülkiyet nakline sebebiyet verilmemesi ve doğru sicil oluşturma ilkelerinin gözetilmesi gerektiğinden HMK hükümleri gereğince, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra, ilk olarak dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi; bu konularda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar vermek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, HMK'nin 320. ve devamı maddelerine göre ön inceleme duruşmasında yapılması gereken usul işlemleri tamamlandıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi ve bu aşamada iddianın esasının irdelenmesi, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araştırma yapılarak, tanıkların dinlenmesiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davanın, BK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olup yazılı yargılama usulüne tabi olduğu, davacıya borcun doğumunun işlem tarihinden önce doğduğunu ispat imkanı verilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Takipte ve ödeme emrinde borcun sebebi olarak " genel kredi sözleşmesi ve ihtarnameler"in gösterildiği ve bu belgelerin takip talebi ekinde icra müdürlüğüne tevdi edildiği, borçlulara tebliğ edilen ödeme emri tebliğ zarfı üzerinde ise, “ bu zarf örnek 7 ödeme emri ihtiva eder” ibaresinin yazılı olduğu, borcun sebebi olarak gösterilen dayanak belgelerin, ödeme emri ile birlikte borçlulara tebliğ edilmediği anlaşıldığından, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekip, icra müdürlüğünce yeni ödeme emri hazırlanarak borçluya tebliğ edileceği ve bu yeni ödeme emrinin yeniden itiraz / şikayet hakkı vereceği, hal böyle olunca; her ne kadar İlk Derece Mahkemesinin ödeme emrinin iptaline yönelik kararı yerinde ise de, mükerrerlik şikayetinin esasının incelenmesi hatalı olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle, borçluların İİK’nın 58 ve 61. maddelerine dayalı şikayetlerinin kabulü ile ödeme emrinin iptaline, ödeme emrinin iptali sebebiyle sair şikayet nedenlerinin incelenmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde öncelikle mükerrerlik iddiası incelenerek takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davalı borçlu ile diğer davalı üçüncü kişinin enişte-kayınbirader olmaları, davalı borçlu, davalı üçüncü kişi ve davalı dördüncü kişinin aynı iş kolunda (kasap olarak) çalışmaları birlikte değerlendirildiğinde, davalı-üçüncü ve dördüncü kişilerin davalı-borçlunun mali durumunu ve ızrar kastını bilen/bilmesi gereken durumda olduğu anlaşılmakla, yapılmış olan dava konusu tasarrufun iptaline karar verilmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.