Sağlık sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Davacının faturalara istinaden alacağın tahsili için davalı aleyhine fatura bedelleri ve işlemiş faizleri üzerinden alacağın tahsili için takibe geçildiği, takibe konu asıl alacağın tamamının (takip tarihinden sonra, ödeme emrinin tebliğinden önce) ödendiği, ödeme emrinin davalıya tebliğ edilip takibe itiraz edildiği, davacı vekilinin davalının işlemiş faize itirazının iptalini istemeyerek sadece icra vekalet ücreti ve masraflar üzerinden takibe devam edilmesini istediği, TTK mad. 1530 gereğince davalının temerrüde düşürülmesi için önceki kanuni düzenlemelerdeki gibi mutlaka bir temerrüt ihtarının gönderilmesine gerek bulunmadığından temerrüdün gerçekleştiği, davalı tarafça yapılan ödemenin takip tarihinden sonra yapılması karşısında işlemiş faiz borcunun da bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça işlemiş faize itirazın iptali istenmemiş ise de borçlu olan davalının takip masraflarından ve icra vekalet ücretinden sorumlu bulunduğu- Asıl alacağa yönelik itiraz söz konusu olmadığından, icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verildiği-
Çek bir ödeme vasıtası olduğundan, çekin karşılıksız çıktığı, ödenmediği ve davalıya ödenmeden iade olduğu veya zayi olduğu kanıtlanmadıkça temel ilişkiye dayalı olarak alacak talep edilemeyeceği-
İtirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Dava, gayrimenkul alım-satımı nedeniyle verilen kaparonun, satımın gerçekleşmemesi nedeniyle istirdadına ilişkindir. Taşınmaza ilişkin satışın resmi şekilde yapılması gerektiğinden, ancak anılan belgeler adi yazılı şekilde yapıldığından geçerli olmayıp, makbuz hükmünde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda ../../.. tarihli belge ile ödenen ve ../../.. tarihli belge ile aynı tarihte ve davalıya nakit olarak ödendiği belirtilen... TL alacağın kanıtlandığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Davalı borçlu, aleyhindeki icra takibinde hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Davacı vekili, borçlunun yetkili olduğunu bildirdiği yerde dava açmak suretiyle zımnen borçlunun bildirdiği yerin yetkili olduğunu kabul metmiş sayılır. Kural olarak icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edilmesi durumunda, İİK’nun 50. maddesi uyarınca mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi gerekir. Mahkemece bu yönde bir inceleme yapılmamışsa da, yukarda belirtildiği gibi davacı vekilinin, davalının gösterdiği icra dairesinin yetkisini zımnen kabul etmiş sayılacağından, bu icra dairesince yeni bir ödeme emri çıkarılması ve itiraz halinde ona karşı itirazın iptali davası açması gerekeceği-
Haklı bir neden olması halinde, TBK'nun 629. madde hükmü uyarınca, diğer ortaklardan her birinin ortağın yönetim yetkisini kaldırabileceği, davacı şirketin ortaklığın faaliyetlerini engellediği ve üzerine düşen edimleri yerine getirmediği, bu davranışlarıyla adi ortaklığın yükümlülüğünde olan işleri yapamaz hale geldiği savunmasında bulunan davalıların bu beyanı araştırılarak sonucuna göre karar verileceği-
Borçlu tarafından, dosya borcunun, asıl alacak ve fer'ileri ile birlikte tamamı icra dairesine depo edilmiş olması ve verilen tehiri icra kararı üzerine de takip durması ile mahkemece, aşkın hale gelen hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.