Mahkemece, davacıdan temerrüt ihtarı olup olmadığı sorularak ihtarname ve tebliğ belgesi getirildikten sonra BK'nın 101.maddesi hükmüne uygun temerrüt ihtarını içermesi halinde tebliğ tarihine göre yasal faiz oranı üzerinden davalının işlemiş faiz borcu hesaplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, kooperatif genel kurulunca kararlaştırılan faiz oranı üzerinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
İcra takibi yapılan ve borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali davası açılan alacağın, Serbest Tüketici Enerji Alım Sözleşmesinden doğduğu anlaşıldığı- Serbest Tüketici Enerji Alım Sözleşmesinde uyuşmazlıkların Milletlerarası Tahkim Kanunu'na göre çözümlenmesinin kararlaştırıldığı- Bu nedenle itirazın iptali davasında , davalının "tahkim ilk itirazı kabul edilerek mahkemenin görevli olmadığından bahisle davanın usulden reddine" karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı-
İİK'nın 257. maddesinde,  "rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği" düzenlenmiş olup, bu talebin herhangi bir belgeye bağlanmasının şart koşulmadığı-
“Malın teslim edildiği” hususunda ispat külfeti davacıya ait olup, davalı “malın teslim edilmediğini, dava konusu irsaliyeli faturalar üzerindeki imzanın kendisine ve çalışanına ait olmadığını” iddia ettiğinden, mahkemece bu yön üzerinde durularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Davalı her ne kadar takibe itirazında takip dayanağı olan irsaliyeli faturalardaki imzaya yönelik herhangi bir beyanda bulunmamış ise de, itirazın iptali davasında, davalı-borçlunun icra takibinde bildirmiş olduğu itiraz sebepleriyle bağlı olmadığı-
Alacağın rehinle temin edilmesi hâlinde borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği fakat aleyhine ihtiyati haciz istenen kişinin müteselsil kefil olması durumunda alacak ipotekle temin edilmiş olsa bile aleyhine ihtiyati haciz istenmesine bir engel bulunmadığı- İpoteğin müteselsil kefaletin teminatı olarak düzenlenmesi durumunda müteselsil kefil hakkında ihtiyati haciz istenemeyeceği-
Davacı tarafından kiracılık ilişkisinin devam ettiğinin tespiti için İzmir ..... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ....... esas sayılı dosyasında dava açıldığı, davalının da davacının haksız olarak paraya çevirdiği iddiası ile banka teminat mektubunun iadesi istemli icra takibine yapılan itirazın iptali için İzmir ..... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ...... esas sayılı dosyasında dava açtığı, her iki davanın sonucu işbu davanın neticesini doğrudan etkiler nitelikte olduğundan, mahkemece anılan dava dosyaları bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kredi kartının, tüketicilere mal ya da hizmetleri edinme karşılığı nakit para taşımalarına gerek kalmaksızın ödeme yapabilme, nakde ihtiyaç duyulduğunda da ATM’ler kanalıyla para çekme imkanı verdiği- Davacıya her ay gönderilen kredi kartı ekstresinde taksitli avans ve hızlı para işlemleri, ödemeleri ve alınan işlem ücretiyle ilgili bilgi verildiği- Kural olarak herkesin dilediği şartlarda sözleşme yapmakta serbest olduğu gibi istemediği bir sözleşmeyi sürdürmek zorunda da olmadığı- 5464 sayılı Yasanın 25/2. maddesine göre tüketici sözleşmeyi feshetmeyip kartı kullanmaya devam ettiğine göre "ahde vefa" ilkesi uyarınca sözleşmeye uymak zorunda olduğu- Bu nedenle davacının ödediği nakit avans çekim komisyonunun iadesine ilişkin isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Zamanaşımını kesen işlemlerin doktrinde "uyuşmazlığı bir adım ileriye götüren işlemler" olarak tanımlandığı- İİK. mad. 67. ve 68 uyarıca davaların açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık ve 6 aylık sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu ve itirazın tebliği tarihinden itibaren başladığı, ancak bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılabileceği- İtirazın iptali davası, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliğinin olmadığı- Zamanaşımını kesen borçlunun itiraz tarihinden itibaren itirazın iptali davasının açıldığı tarihe kadar 1 yılı aşkın süre dolduğundan ve arada zamanaşımını kesen başkaca bir takip işlemi de yapılmadığından, dava konusu alacağın, CMR’nin 32, BK’nun 133, 132 ve 136. maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olduğu-
Dava yönetim kurulu üyelerinin vermiş olduğu vekaletname ile vekil tarafından açılmış olup dosya içerisinde denetim kurulu asıl üyelerinin davayı açan vekile verdikleri bir vekaletnameye veya davayı asıl olarak takip edeceklerini mahkemeye bildirdiklerine dair beyanlarına rastlanmadığından, mahkemece, davacı tarafa 6100 sayılı HMK'nın 52, 53 ve 54. maddeleri uyarınca uygun süre verilerek, davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin muvafakatininin alınması ve vekaletnamesinin ibrazı için davacı vekiline süre verilmesi ya da asıl olarak davayı takip etmelerine olanak tanınması gerekeceği-
İtirazın iptali davası-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.