Davacının kasko sigorta sözleşmesi kapsamında ödediği bedeli, aracın çalınmasında kusurlu olduğu gerekçesiyle davalı güvenlik hizmetleri şirketinden tahsili istemine ilişkin dava-
Davalıya yapılan ödemelerin tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada, davacı ile davalı arasındaki tüm ticari ilişki değerlendirilerek taraf defterleri de incelenmek suretiyle davacıya veya davacı şirket yetkilisine yapılan araç satışları araştırılıp, tüm deliller toplandıktan sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; tellallık sözleşmesinin BK.’ nun 404/3 maddesi uyarınca yazılı yapılmasının geçerlilik şartı olduğu, şifahi yapılan sözleşmenin geçersiz olduğu geçersiz sözleşmeye göre davalının aldığını iade ile yükümlü olduğu, bu nedenle “itirazın iptaline takibin devamına, %40 tazminatın davalıdan tahsiline” karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir durum bulunmadığı-
9. HD. 21.06.2018 T. E: 5288, K: 13499-
Davacı yanın, aleyhine girişilen icra takip dosyasından borçlu olmadığının tespitini talep ve dava ettiği davada, anılan icra dosyasında davalı tarafın talep ettiği tutar gösterilmiş olup, yargılama sırasında harç bu miktar üzerinden davacı tarafa tamamlattırılmış olduğundan, davacılar yararına hükmedilecek vekalet ücretinin bu miktar esas alınarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanması ve davalının harçtan muaf olduğunun (5411 s. K. 140. madde) gözetilmesi gerekeceği-
İİK.’nun 331. maddesinde düzenlenen ‘alacaklısını zarara uğratmak kastiyle mevcudunu eksiltmek suçu’nun oluşumu için, borçlu hakkında ‘aciz belgesi’ alınmasının zorunlu olmadığı, alacaklının ‘alacağını alamadığını’ ispatlaması halinde de, maddedeki suçun, unsurları itibariyle oluşacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Davalı, icra takibine yapmış olduğu itirazında ve davaya cevabında “kendisine atfedilen kefalet imzasının sahte olduğunu” iddia ederek “borçlu olmadığını” savunmuştur. Bu durumda “genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzasının sahte olduğunu” bilebilecek durumda olan davacı bankanın, bu davalı bakımından yapmış olduğu takibinde haksız ve kötüniyetli kabul edilip, İİK’nun 67. maddesi uyarınca bu miktar üzerinden davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı olarak 6 adet fatura gösterildiği halde taraflar arasındaki tüm cari hesap ilişkisinin değerlendirme konusu yapılarak hüküm kurulamayacağı, davalının ödeme iddiasının ve davacı defterlerinde gözüken davalı ödemelerinin takip dayanağı faturalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekeceği-
Davacılar, dava dışı şirket tarafından kendilerine karşı başlatılan ilamsız icra takibine Nöbetçi İcra Müdürlükleri aracılığıyla süresinde itiraz ettiklerini, itiraz dilekçelerinin takibin başlatıldığı İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesine rağmen dosyaya konmadığını, bu nedenle takibin durmadığını ve alacaklarına haciz konması için Belediye'ye yazı yazıldığını, ve Belediye tarafından dosyaya borcun bu şekilde tamamen tahsil edildiğini, sonrasında kendileri tarafından icranın iadesi yoluna gidildiğini, bunun üzerine takip alacaklısı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, söz konusu davanın kısmen kabul edilerek hüküm altına alındığını, ödemek zorunda kaldıkları icra inkar tazminatı düşüldüğünde bile fazla ödeme bulunduğunu, bu fazla ödemenin tahsili amacıyla takip alacaklısı firma aleyhine başlattıkları takibin söz konusu şirketin iflasına karar verilmesi nedeniyle semeresiz kaldığını belirterek zararlarının tazminini istemişler ve mahkemece, icra dairesi görevlilerinin kusuru nedeniyle davacının belirtilen miktarda zarara uğradığı benimsenmişse de, davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde dava dışı şirketten söz konusu tutarı tahsil imkan ve ihtimali mevcut olduğundan tahsilde tekerrüre neden olmamak üzere hüküm kurulması gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.