İİK 40 maddesi gereğince Yargıtay bozma ilamından dolayı icra muamelelerinin duracağından bahisle icra müdürlüğünün ''Yargıtayın bozma kararı ile tüm işlemlerin durduğu'' gerekçesiyle alacaklının haciz talebinin reddine ilişkin kararının doğru olacağı-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin ihalenin feshi nedeni olduğu- Muhatap borçlunun adreste bulunup-bulunmadığı tespit edilmeksizin tebligatın aynı konutta oturan kardeşine yapılmasının usulsüz olduğu- Beyan edilen öğrenme tarihinin aksinin tanık beyanıyla ispat edilemeyeceği-
Borçlu adına çıkarılan satış ilanı tebligatlarından ilkinin' 'Muhatabın adresinde tebellüğe ehil kimse bulunamadığından komşusuna soruldu verilen beyanda muhatabın çarşıya gittiği beyan edildi muhatabın çarşıya gittiğini beyan eden komşusu ismini söylemekten imzadan imtina etmiştir tebliğ evrakı mahalle muhtarı imzasına ... teslim edildi Düzenlenen 2 no'lu haber kağıdı 10 Ekim 2015 tarihinde muhatabın kapısına yapıştırılarak muhataba haber vermesi için 10 komşusuna haber verildi" kaydı ile tebliğ edildiği görülmekte olup, tebliğ şerhinde yazılı bulunan muhatabın çarşıya gittiği beyanının kimden soruşturularak tespit edildiğinin ve bu kişinin açık kimliğinin ne olduğunun tebliğ mazbatasında açıklanmadığı, yine, haber verilen kişinin açık kimliğinin de tebligattaki meşruhatta yazılı olmadığı gibi imzasının alınmadığı ya da imzadan imtina hususuna da tebligat parçasında yer verilmediği anlaşıldığından, satış ilanı tebligatının, Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri koşullarına göre usulüne uygun yapılmadığı- Kendisine tebliğ evrakı teslim edilen muhtarın adresini ihtiva eden ve muhatabın tebligatı muhtardan alabileceğini bildiren ihbarnamenin borçlunun kapısına yapıştırılmadığı tebliğ mazbatasındaki açıklamadan anlaşıldığı, dolayısıyla, anılan satış ilanı tebliğ işleminin de, Tebligat Kanunu'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 31. maddelerinde öngörülen usule aykırı olduğu-
Bölge Adliye Mahkemesince, "dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine" karar verildiğine göre, bu karara uygun şekilde işlem yapılması gerekirken, bir taraftan işin esasına da girilip şikayetçi borçlunun istinaf isteminin esastan reddedilerek çelişkili şekilde hüküm kurulması mümkün olmadığı-
Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenebilecek uyuşmazlıklarda bilirkişi incelemesi yaptırılamayacağı-
12. HD. 08.09.2015 T. E: 15930, K: 20097-
K. takdirine ve daha evvel düşürülen satışa ilişkin tebligatlar, borçlu vekili adına çıkarılmadığından ve usulsüz de olsa bir tebliğ işlemi olmadığından, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanamayacağı- İİK. mad. 128/a uyarınca kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililerin, raporun tebliğinden itibaren 7 gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde şikayette bulunabileceği- K. takdir raporu, borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği için, kıymet takdirine ilişkin hususların ihalenin feshi davası sırasında mahkemece değerlendirilmesi gerektiği- Satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde, zarar unsuru oluşmayacağı-.Feshi istenilen ihaleye konu şirket hisselerinin, muhammen bedelinin yüzde yüzünün üzerinde satıldığı ve dolayısıyla satış bedelinin, hisselerin muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşılmakta ise de, kıymet takdiri tebliğinin usulsüz olması karşısında kıymet takdirinin kesinleşmediği ve borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdirine itiraz ettiği görüldüğünden, mahkemece, şirket hisselerinin icra müdürlüğünce yaptırılan kıymet takdiri tarihine göre değeri belirlenerek, belirlenen değerin ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi, muhammen bedelin altında olması halinde ise, İİK. mad. 134/8. uyarınca zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İhalenin feshi istemiyle ilgili olarak yapılan yargılama sırasında, şikayetçinin vefat etmiş olması halinde, şikayetçinin mirasçılarının belirlenip, onların ve tayin edecekleri vekillerinin huzurunda yargılamanın sürdürülebileceği–
Borçlu şirketi temsil yetkisi bulunmayan ve avukat da olmayan vekil tarafından yapılan başvurunun reddi yerine işin esasının incelenerek ihalenin feshi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.