5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 138/4.maddesinin, alacaklı banka yönünden 26.12.2003 tarihinden önce kredi kullanıp da vadesi geçtiği halde henüz ödenmemiş alacaklarının tahsiline ilişkin yapılacak icra takiplerinde uygulanabileceği-
Satış ilanı borçluya 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, ayrıca aynı kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılması lüzumu olmadığından, bu maddeye göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olmasının da sonuca etkisinin bulunmadığı, bu durumda, borçlunun satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair iddiasının yerinde olmadığı anlaşıldığına göre, ilk derece mahkemesince, şikayet dilekçesinde ileri sürülen diğer fesih iddiaları tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İhale tutanağında ihalenin «başlama» ve/veya «bitiş» saatinin gösterilmemiş olmasının, ihalenin feshine neden olacağı—
Taşınmaza haciz konulmuş olan dosyadan, daha önce satış istenmiş olan dosyaya gönderilen "satışta bu dosyanın da nazara alınması" doğrultusundaki yazının 106. maddedeki «satış isteği» anlamında olduğu—
«İntifa hakkı sahibi»nin, «tapu sicilindeki ilgili»lerden olması nedeniyle, ihalenin feshini isteyebileceği—
Satış ilanı borçlunun mernis adresine çıkartıldığı gibi, ihalenin feshi dilekçesi ve ekindeki vekaletnamede de borçlu adresi olarak aynı adresin gösterildiği, bu yönüyle de yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu; öte yandan ilk derece mahkemesince ihale konusu 12 no’lu parselin yüzölçümünün satış ilanında fazla gösterildiği iddiası borçlu lehine olup, borçlunun bunu ileri sürmesinde hukuki yararı olmadığından, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetli görülmediği-
Şartnamede muhammem bedelin (kıymetin) yabancı para ile gösterilmesi ve ihalenin ABD Doları ile yapılmasının, ihalenin feshini gerektireceği—
İcra (satış) memurunun, iki ihale arasındaki on günlük süreyi, tatil günlerini de nazara alarak, onuncu günü, mesai gününe rastlayacak şekilde belirlemesi gerekeceği; on günlük süreyi, dokuz güne indirerek satış günü saptayamayacağı-
Somut olayda muhatabın, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı ve tevziat saatlerinden sonra tebligat adresine dönüp dönmeyeceği tespit edilmediği gibi, beyanı alınan komşunun isminin de belirlenmediği, bu hali ile tebliğ işleminin usulsüz olduğu- İİK. mad. 127 gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.