Davacı Vakıf Üniversitesinin mallarının devlet malı sayılması için kamu tüzel kişisi olmasının yetmeyeceği, bütçesinin genel ve katma bütçe içinde yer alması veya kuruluş Yasasında açık bir düzenlemenin bulunmasının gerekeceği, oysa davacı üniversitenin genel ve katma bütçeye dahil olmadığı, Ek 7. maddenin aynı Yasanın 56. maddesine genel atıf yapması, onu genel ve katma bütçeli bir kuruluş haline getirmediği gibi, bu atfın davacı üniversitenin mallarının kendiliğinden devlet malı sayılmasını gerektirmeyeceği, uygulamada İİK.nun 82/1. maddesinde yazılı bir malın, devlet malı sayılması için bu kuruluşun genel ve katma bütçeli daire olması, malların kamu hizmetlerine doğrudan tahsis edilmiş olması, temin ettiği ekonomik ve sosyal menfaatler dolayısıyla yararlanılan ve öz sermayesi devletçe temin edilmiş ve 1050 sayılı Yasaya tabi kuruluşa ait mallar olmasının gerekeceği, nitekim özel Yasalarında Kamu Tüzel kişisi olan TRT, Kızılay gibi benzer kuruluşların malları da devlet malı kavramı
Dava konusu paya yönelik önalım davasının açıldığı tarih ile önalım bedelinin repo edildiği tarih arasında 2 yıl süre geçtiği dikkate alındığında, önalım bedelini zamanında depo etmeyerek kullanması nedeniyle davacının amacı dışında zenginleştiği- Nemalandırılmayan satış tarihindeki miktarın depo edilmesi nedeniyle enflasyon oranında veya faiz getirisinden mahrum kalınması oranında davalının fakirleştiği, bir tarafın zararına azımsanmayacak derecede çıkar sağladığı, bu durumun dürüstlük kuralına aykırılık teşkil oluşturulacağı- Mahkemece uzman bilirkişiden denetime elverişli şekilde rapor alınarak; resmi senette yazılı satış bedeli ile tapu masraf toplamının, ön incelemesi yapılacak tarihe kadar nemalandırılması halinde ulaşacağı değerlerin belirlenerek, bu miktarın çıkarılarak arada oluşacak farkın da depo edilen önalım bedeline ilavesi suretiyle karar verilmesi gerekeceği-
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15/son maddesinde açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç, geliri olma ya da “fiilen kamu hizmetinde kullanılma” koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmesi, bu konuda ispat yükünün ise borçluya düştüğü-
Dava konusu tutukluğunun devamına ilişkin karar ile davacının yaşam hakkının tehlikeye düşürüldüğü; koruma tedbiri ile öngörülen amaç dışında sonuçlar meydana geldiği; eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı ve yeterli gerekçe de gösterilmediği, masumiyet karinesinin göz ardı edildiği; bu durumun, yoruma ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olan kanun hükmüne aykırı olduğu ve ağır kusur oluşturduğu; HUMK'un 573/2. maddesi uyarınca da, davalıların sorumluluklarını gerektirdiği-
Tüketici kredisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesince karara bağlanması gerekeceği-
Uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin eldeki asıl ve birleşen davada, mahkemece verilen ilk kararın davalı idare vekili tarafından m2 birim fiyatı yönünden, davacı vekili tarafından ise vekâlet ücretine ilişkin temyiz edildiği hususu dikkate alındığında, ilk bozma kararı öncesi tespit edilen 5.031,27 TL/m2 birim bedelinin davalı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığı, buradan varılacak sonuca göre bozma kararı sonrası birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
Dava konusu yayının eleştiri kapsamında kaldığı, haberin güncel ve görünür gerçekliğe uygun olduğu, toplumun bilgi edinme basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, ifade özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı, başlık çarpıcı da olsa davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı durumda manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat, yayın ve saldırının önlenmesi istemlerine-
2863 Sayılı Kanun'un 5.maddesi gereğince taşınmazın SİT alanı olarak ilanı ve imar planında belirtilen yasadan kaynaklanan kısıtlamaların, kamulaştırmasız el atma olgusunun varlığını kabule elverişli olmadığı-
Bir siyasi parti liderinin, PKK’nın başı ile altı yıl önce yaptığı görüşmenin “maske düşürülme” başlığı altında yeni yapılmış bir görüşme gibi gösterilmesinin –ve bu olayla ilgili olarak davacının yargılanıp beraat ettiğinden hiç söz edilmemesinin– davasının kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.