İİK. nun 97 ve 99. maddelerine göre istihkak davası açmak üzere süre verme yetkisinin asıl icra dairesine ait olduğu-
Mahkemece, İİK. 97 uyarınca hükmedilecek tazminat miktarının, alacaktan alınmasının geciken miktarın yüzde yirmisinden az olamayacağı, bu miktarın (alt sınır), Kanun ile kabul edildiği, alacaklının, zararının yüzden yirmiden yani Kanun'daki alt sınırdan fazla olduğunu iddia ediyorsa, bunu ispatlamakla yükümlü olduğu, bu durumda, tazminat bakımından takibin ertelenmesi kararının bulunmasının ve bu kararın infaz edilmesi şartının aranacağı, zira, icra takibinin ertelenmediği veya ertelenmiş olduğu halde infaz edilmemiş olduğu durumlarda, alacaklının alacağına ulaşmasının gecikmesinden bahsedilemeyeceği-
İcra müdürünün, alacaklının göstereceği adreslerde ve talimat adresinde haciz yapmak zorunda olduğu, hacizden sonra 3.kişilerin veya alacaklının icra mahkemesinde istihkak davası açabileceği; haciz işlemi sırasında kapıyı çilingirle açtırmayan ve haciz yapmayan icra müdürünün işleminin bu nedenle iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Haczin, borçlunun ev veya işyerinde değil de, ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmediği, üçüncü kişiye ait ev ya da işyerinde yapılmış olması halinde 99. maddenin uygulanarak alacaklıya istihkak davası açması için süre verilmesi gerekeceği-
İhtiyaten haczedilen malların, malı elinde bulunduran üçüncü kişiye -kendisinden bir taahhüt senedi alınarak- bırakılabileceği–
Davalılara tebligat yapılan .......... Mahallesi, .... Sokak,.... nolu adresin çekişme konusu taşınmazın adresi olup olmadığının saptanıp, davalı ... tarafından isimleri bildirilen .... ve .....' nun dinlenip, dava tarihi itibari ile davalıların taşınmazı kullanıp kulanmadıklarının saptanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
haczin yapıldığı adresin üçüncü şahsın adresi olduğunun ticaret sicil kayıtlarından anlaşıldığı, haciz sırasında borçluya ait bir evrakın bulunmadığı, üçüncü kişi şirketin yetkilisi ile borçlunun karı koca olduğu, üçüncü kişi şirketin tek ortağı olduğu, borçlunun yetkili ya da ortaklık üzerinden üçüncü kişi şirketle bir bağlantısının bulunmadığı, üçüncü kişi şirketin kuruluş tarihinin 2004 olduğu, faaliyet alanı, kuruluş tarihi, haczedilen mahcuzların niteliği ve ödeme emrinin de haciz mahallinden başka bir adreste tebliğ edildiğini gösterir kayıtlar birlikte değerlendirildiğinde, artık İİK'nın 97 nci madde de ifadesini bulan mülkiyet karinesinin davacı yararına olduğu, alacaklının dayandığı olguların şimdilik üçüncü kişi yararına olan bu karineyi hükümden düşürecek nitelikle bulunmadığı-
«İstihkak davası»na karşı -İİK. 97/XVII uyarınca- ‘mukabil dava’ olarak «iptal davası»nın açıldığı durumlarda, «borçlu»nun da ‘davalı’ olarak gösterilmesi gerekeceği–
Haczin uygulandığı adresin, borçluya ödeme (icra) emrinin tebliğ adres olmaması ve bu adresin borçlularla ilgisinin kanıtlanmaması halinde, "mülkiyet karinesi"nin davası -üçüncü kişi yararına sayılacağı-
Hakim tarafından sonradan yazılan «gerekçeli karar»ın, daha önce son oturumda tutanağa geçirilen ve taraflara tefhim edilen «kısa karar»a aykırı olamayacağı—
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.