Pazarlıkla yapılan satışlarda, İİK. 133 hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı- İflâs idaresince -ikinci alacaklılar toplantısında alınan karar çerçevesinde- gerçekleştirilen pazarlıklı satışın, alıcı tarafından taksit bedelinin gününde yatırılmaması halinde, İİK. 244'deki yollama nedeniyle, İİK. 133 uyarınca ihalenin -iflâs idaresi tarafından- doğrudan doğruya feshi gerekeceği-
İflâs masasından istenebilecek alacakların ‘iflâs alacakları’ ve ‘masa borçları’ olduğu, sıra cetveline bu alacaklardan ‘iflâs alacakları’nın geçirileceği, bir alacağın iflâs alacağı olarak kabul edilebilmesi için o alacağın iflâs açıldığı tarihte hukuken mevcut olması gerekeceği- (Alacağının dayanağı çekin keşide tarihi ve ibraz tarihinin iflâsın açılmasından sonraki bir tarihi taşıyan davacının, bu çekin iflâsın açılmasından önceki bir ilişkiden doğduğunu kanıtlayamaması halinde, bu alacağın sıra cetveline kaydının mümkün olmayacağı)–
Davacı bankanın ciro yoluyla devraldığı çekten doğan alacağının -İİK. 195 uyarınca- ‘işlemiş faiz ve takip masraflarıyla birlikte’ iflâs masasına kayıt ve kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı–
Masaya kaydı mümkün olan alacağın, ana para ve iflâs tarihine kadar işlemiş faizden ibaret olduğu, bu şekilde tespit edilen alacağın, ne kadarının rehinle temin edilmiş rüçhanlı alacak; ne kadarının adi alacak olduğu saptanarak, sıralarının tayin edilmesi gerekeceği–
"Kayıt kabul davası"nın iflâsa karar veren ticaret mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir ticaret mahkemesinde (ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde ise -kaydı istenen alacak miktarı ne olursa olsun- ticaret mahkemesi sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde) açılması gerekeceği–
Rücuen tazminat davası açıldıktan sonra şirketin iflası halinde; davaya İcra İflas Kanunu mad. 194 hükmüne göre iş mahkemesinde devam edilmesi gerektiği- Şirketin dava tarihinden önce iflas etmesi halinde İİK. mad. 191 gereğince, iflas açıldıktan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrayıp, müflisin artık, masa mevcudunu azaltıcı nitelikteki tasarruflarda bulunamayacağı- Bu mallar ve haklar topluluğununun iflas açıldıktan sonra, aynı Kanun mad. 226 gereğince, kanuni mümessil olan iflas idaresi temsil edeceğinden, açılacak davalarda husumetin iflas idaresine yöneltilmesi ve varlığı iddia olunan alacakların, İİK. mad. 219 gereğince, masaya karşı ileri sürülmesi gerekeceği, bu nedenle kural olarak iflastan sonra müflis aleyhine masaya giren mal ve haklara ilişkin olarak doğrudan dava açılamayacağı- İflas masasından hak iddia eden alacaklının alacağının masaya kaydını talep etmesinin, bu talebin İflas idaresince kabul edilmemesi halinde, İİK. mad. 235/2 hükmünde öngörüldüğü şekilde sıra cetveline itiraz davası açması gerektiği, buna rağmen, iflâstan sonra müflise karşı bir alacak davası açılırsa, bu davaya, iflâs idaresine karşı sıra cetveline itiraz davası (m.235,II) olarak devam edilmesi gerektiği- Sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkemenin İcra ve İflas Kanunu mad. 235/1 uyarınca iflas kararını veren Ticaret Mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir Ticaret Mahkemesi olduğu-
Taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmelerine istinaden davalı müflis şirkete teminat mektubu kredisi kullandırıldığı, teminat mektuplarının iadesi ya da bedellerinin depo edilmesi hususunda, davacı tarafın müflis şirket ile sözleşme kefillerine ihtarname tebliğ ettikleri ancak sonuçsuz kaldığı, davacının 612.578,04 TL alacaklarının iflas tarihi itibariyle masaya kaydı hususunda başvuruda bulundukları ancak taleplerinin red edildiğinden, davacı alacaklarının iflas masasına kaydedilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki kayıt kabul davası-
Yolsuz tescil hukuksal nedeniyle tapu iptali ve tescil istemiyle açılan davada yerel mahkemece Özel Dairenin bozma ilamına uyularak "protokol ve 26 adet senet için davacının ibra ettiği senetlerin karşılıksız kaldığının kararlaştırıldığı, yine protokol hükümlerine davalı vekili tarafından itiraz edilmediği, bu itibarla senetlerin davacıya işlem yapılmadan iade edilmesi gerektiği halde, iade edilmeyerek takibe konulduğu ve dava konusu payın bu nedenle ihalesi ile davalı şirkete satıldığı, ihalenin hükümsüz senetlere dayandığı, dolayısıyla tescilin yolsuz olduğu" belirtilerek verilen davanın kabulüne dair verilen üçüncü karar, Özel Dairece "ibranamenin aslının bulunmadığı, fotokopi belgeye dayanılarak davacının ibra edildiğinin kabul edilemeyeceği, bozma kararının sonradan ortaya çıkan duruma göre, maddi hataya dayalı olduğu ve davada dayanılan çekişme konusu taşınmazın sicil kaydının oluşumunun TMK'nın 1025. maddesinde öngörülen yolsuz tescile dayalı olduğunun söylenemeyeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, dahili davacılar vekilinin karar düzeltme talebinde bulunması üzerine Özel Dairece verilen karar ile HMK. mad. 125/1 , dava açıldıktan sonra davalının dava konusunu, bir başka şirkete sattığı, bu nedenle davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılmasının gerektiği açıklanmak suretiyle Dairenin kararının kaldırılmasına ve hükmün bu yönden bozulmasına karar verilmiş olup, dahili davacılar vekilince karar düzeltme talep edilen üçüncü kararın, Özel Dairece önceki bozmayı ortadan kaldıracak nitelikte olmayıp, dava konusunun devri ve taraf değişikliğinin hatırlatılması yönünde olduğu ve bu durumda, yerel mahkemece verilen üçüncü kararın temyizen inceleme görevinin, Hukuk Genel Kurulu’na ait değil Özel Daireye ait olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.