Temyiz aşamasında ilk defa sunulan dekont suretinin yargılamanın başından beri davalının elinde bulunduğunun anlaşıldığı, temyiz aşamasına kadar sunulamama nedeninin açıklanmadığı, delilin sonradan oluşturulmadığı, sonradan delil gösterilebilmesi için HMK. 145'de belirtilen istisnai hâllerin mevcudiyetinin ileri sürülmediği, belgenin sunulmamasının davalının kendi ihmalinden kaynaklandığı, davacının sunulan bu delile içerik olarak karşı çıkmasının sunulduğu tarih itibariyle mümkün olmadığı gözetildiğinde, delili davanın en başından beri var olduğu hâlde yargılama aşamasında ileri sürmeyen davalının, kararın temyizi aşamasında dosyaya yeni delil sunarak bu delil doğrultusunda değerlendirme yapılmasını talep etmesinin mümkün olmadığı- Emsal dosyalarda verilen kararlara göre eldeki davada yol ve yemek ücreti alacaklarının varlığının ispatlandığının kabul edilemeyeceği, bu yönde işyeri uygulamasının olduğunun kabulüne dair yeterli değil olmadığı- Davalı şirket muhasebecisinin posta çeki hesabına ödeme yapıldığı iddia edilerek buna ilişkin PTT makbuzu sunulduğundan, ödeme yapılan kişinin ödemenin yapıldığı tarihte davalı işverenlerden herhangi birinin işçisi olup olmadığının belirlenmesi, davalı işyerinden, ekat belgesi ile ilgili eğitimi vermek ile sorumlu olan kurum ve kuruluşlardan, yapıldığı iddia edilen ödeme ile ilgili bilgi belge temin edilmesi gerektiği-
Davalı vekili kendisine verilen 2 haftalık kesin süre içinde davaya karşı cevapları ile deliller bölümünde tanık deliline dayandığı, tanıkların hangi konuda bilgisine başvurulacağını bildirdiği, tanıklarının isimlerini daha sonra vereceğini beyan ettiği ve tarafların sulh olmadıkları, davalı vekili tanıklarının isimlerini bildirmesi için süre de istediği anlaşıldığından, mahkemece tanık dinlemeden dava hakkında karar vermiş olması hatalı olup, davalı vekilinin iki haftalık kesin süre içinde sunduğu dilekçede tanık deliline dayandığına göre davalı tarafa tanıklarının isimlerini, adreslerini bildirmesi için usulüne uygun süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davacı vekilinin süre talebinin değerlendirilmediği, araştırılacak başka husus kalmadığı gerekçesi ile tahkikat için başka bir gün verilmeden duruşmaya son verildiği ve kararın tefhim edildiği anlaşıldığından; mahkemece, ön inceleme aşaması tamamlandıktan tahkikat aşamasına geçilip, duruşma açılıp, tarafların iddia ve savunmada bulunmalarına imkan sağlandıktan sonra tarafların tüm delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, ön incelemede hüküm tesis edilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece; dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartları ve ilk itirazların incelenerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi, dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartları ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra gerekli görülmesi halinde tahkikat duruşmasına geçilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle tarafların hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilerek ve ön inceleme duruşması yapılmadan yazılı olduğu şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mesleki veya ticari amaçla hareket etmeyen kişilerle vekalet verdikleri avukat arasında doğan uyuşmazlığa tüketici mahkemesinde bakılacağı-
Davalı vekilinin zamanaşımı savunmasını içermeyen ve yasal süresi geçtikten sonra verildiğinden hiç verilmemiş kabul edilen (davayı inkar etmiş sayılan) cevap dilekçesi sunduğu, davacının işçilik alacaklarını miktar itibarıyla artırmak suretiyle ıslah etmesi üzerine bu ıslah işlemine karşı da davalı vekilince süresi içinde ibraz edilmeyen ancak cevap dilekçesinin zamanaşımı defi yönünden HMK. mad. 176 maddesi gereği ıslah edildiğini belirten dilekçe verildiği, ancak bu dilekçeye karşı davacı vekilince açıkça itiraz edildiği görüldüğünden, yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacı tarafın itirazı ile karşılaştığı için hiç verilmemiş sayılan cevap dilekçesinde ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inin ileri sürülemeyeceği-
Çocuk ile baba arasında boşanma kararı ile birlikte kurulan kişisel ilişkinin kesinleşme tarihi ile kişisel ilişkinin kaldırılması talebini içeren dava tarihi arasında talebi haklı kılacak yeni vakıa ve olgular meydana gelmiş olabileceğinden; talepte bulunana bu vakıa ve olguları bildirme, gerektiğinde bunları kanıtlama imkanının tanınmasının; "adil yargılama hakkı" nı da içeren "hukuki dinlenilme hakkının" bir gereği olduğu-
Basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde HMK’nun 320/1. maddesi uyarınca mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verilebilmekte ise de; vesayet kararı, kişilerin özgürlükleri bakımından ağır sonuçlar doğuran, kişi için yeni bir hukuki statü meydana getiren hukuki bir işlem olduğundan vesayetin kaldırılması istemlerinde duruşma açmadan evrak üzerinden karar verilemeyeceği-
Davalı vekilinin delil listesinde şirket defter ve kayıtlarına da dayanması karşısında, her iki tarafın ticarî defterleri, faturalar ve ödeme belgeleri üzerinde takip ve denetime elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Yazılı yargılama usulüne tabi (itirazın italine ilişkin) davada tahkikat aşamasının bittiğinin bildirilmemesi, sözlü yargılama ve hüküm için ayrı bir gün tayin edilerek tarafların mahkemede hazır bulunmaması halinde yokluklarında hüküm verileceği ihtarını içeren davetiye ile tarafların davet edilmemiş olması, davalının savunma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının  ve adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.